Doğan Özgüden “vatan hainliği”ne devam ediyor hâlâ!

Vatansiz Gazeteci Dogan Özgüde

Erdinç UTKU
Cumhuriyet, 27 Temmuz 2014
(Cumhuriyet’teki Pazar yazım)
Doğan Özgüden “vatan hainliği”ne devam ediyor hâlâ! Geçen günlerde Brüksel’deki bir “Vatan Haini” ile, “vatansız” Doğan Özgüden ile çok keyifli anlar paylaştım. Gazeteciliğin devlerinden birinden faydalanma ayrıcalığına sahip olmanın mutluluğunu yaşadım. Bir devrimci gazeteciden, 1960’lı yılların büyük gazetelerinden Akşam’ı emek ve demokrasi hareketinin yayın organına dönüştürmüş efsanevi genel yayın yönetmeni ve birçok ilki hayata geçirmiş Ant dergisi’nin ve Ant Yayınları’nın kurucusu Gazeteci Doğan Özgüden’den yararlı tüyolar aldım. Gazetecilik devinin alçakgönüllülüğü karşısında “yükseklere inerek çıkıldığını” bir kez daha gördüm. Brüksel’de, yanıbaşımızda böyle değerler varken yıllardır bunları görmezden gelmek hatasına nasıl düşmüşüz anlamıyorum! 60 yıllık onurlu mücadelesinde davaları, sürgünlüğü, tehditleri göğüslemiş; yok sayılmayı, vatandaşlıktan çıkarılmayı, vatan haini olarak damgalanmayı, linç edilmeyi, sessizliğe terk edilmeyi yaşamış 78 yaşındaki bir devrimcinin değerini bu saatten sonra keşfetsek ne yazar?Doğan Özgüden, eşi İnci Tuğsavul’la birlikte 1971 askeri darbesinin ardından Türkiye’den ayrılmış ve Belçika’ya yerleşmişlerdi. O dönemden beri Brüksel’de çalışmalarını eşiyle birlikte yürüten ve birlikte kurdukları Info-Türk Ajansı’yla Türkiye üzerine çeşitli dillerde yayınlar yapan Özgüden, çok kültürlü eğitim merkezi Güneş Atölyeleri (ateliers du soleil) ile de 40 yıldır toplumsal-sosyal faaliyetler yürütüyor. Özgüden sıra dışı yaşam öyküsünü ve sürgün yaşamını “Vatansız Gazeteci” adı altında iki cilt olarak yayımladı. Sadece Türkiye’nin yakın tarihini değil, Türkiye dışıdaki Türkiye’yi de daha iyi anlayabilmek, değerlendirebilmek için onun tanıklığından da yararlanabileceğiz.

Güneş Atölyeleri üç hafta önce 40. yılını multi-kültürel bir etkinlikle kutladı. Güneş Atölyeleri’nin şu andaki onursal yöneticileri Doğan Özgüden ve İnci Tuğsavul; 70’li yılların ilk yarısında Türkiye’deki askeri yönetime karşı Avrupa’da birlikte mücadele yürüttükleri arkadaşlarıyla Info-Türk adı altında kurmuşlar. 1974’teki petrol krizinden sonra Avrupa’ya işçi göçü yasaklanması ve yabancı kökenlilere karşı ırkçı saldırıların artmasıyla; başlangıçta hem Türkiye’deki, hem de göçmen işçi çalıştıran ülkelerdeki antidemokratik uygulamalar konusunda Avrupa kamuoyunu sürekli bilgilendirmek ve Türkiyeli göçmenlerin sendikalarda ve demokratik kuruluşlarda örgütlenmesine yardımcı olma misyonunu taşımışlar. Hatta ırkçılıkla mücadele ve yabancı kökenli yurttaşlara seçme ve seçilme hakkının tanınması kampanyalarında aktif yer alan Info-Türk’ü, Türkiye düşmanı ilan edenler; Türkiye karikatürünü, Karagöz’ü, Nasrettin Hoca’yı 80’li yıllarda Belçika’ya ilk kez Info-Türk’ün tanıttığının farkıdalar mı acaba?

Bundan sonrasını Özgüden- Tuğsavul çiftinden dinleyelim isterseniz: “Bu arada Türkiyeli göçmenlerden gelen ısrarlı talepler üzerine çalışmalarımızı yetişkinler için dil ve uyum kursları, gençler ve çocuklar için öğrenime destek sınıfları ve yaratıcı atölyeler açarak genişlettik. Başlangıçta bu çalışmalar sadece çeşitli kökenden Türkiyelilere hitap ederken, kısa zamanda dünyanın dört bir köşesinden gelmiş 50’yi aşkın çeşitli milliyetlerden göçmenlerin de katılımıyla derneğimiz tam bir “dünya yurttaşları kavşağı”na dönüştü. Bu nedenle derneğimizi 1985’ten itibaren “Güneş Atölyeleri” olarak adlandırdık.
Bugün atölyelerin yönetimi de, eğitmen kadroları da Asuri, Belçikalı, Cezayirli, Ermeni, Faslı, İspanyol, İtalyan, Kürt, Latin Amerikalı, Ruandalı, Türk ve Yunanlı arkadaşlardan oluşuyor. ”

Bizler Nazım Hikmet için de “Vatan haini” damgası vurup 1962 yılında “Vatan Haini” şiirini yazmasına neden olmamış mıydık? Nazım da sinirlenip “Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim./ Vatan çiftliklerinizse,/ kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,/vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,/ vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,/ fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, / vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,/ ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,/ vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,/ vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,/ ben vatan hainiyim./ Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.” diye yazmamış mıydı?

Doğan Özgüden ve İnci Özgüden Tuğsavul Brüksel’de “Vatan Hainliği”ne devam ediyor hâlâ!

1375 kez okundu.

Check Also

Avrupa Sürgünler Meclisi 7. Kongresi başarıyla gerçekleşti

MANNHEİM : Avrupa Sürgünler Meclisi 7. Kongresi dün ( 16 Mart 2024 )  Almanya`nın Mannheim …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir