Engin Erkiner
Yaklaşık 2,8 milyon Suriyelinin TC vatandaşı yapılacak olması hararetli tartışmalara yol açtı. Her zaman olduğu gibi sadece görüntü tartışılıyor.
Türkiye’de OECD ülkeleri dışından gelenler için iltica yasası bulunmuyor. Suriyelilerin de ülkeye iltica etmesi hatta bunun başvurusunu bile yapması mümkün değildir. Bu durumda 2,8 milyon kişi ne olacak sorusu gündeme geliyor. Bu insanlar geçici koruma altındalar ama zaman geçiyor, bir bölümünün beş yılı şimdiden dolmuş durumdadır. Bu insanlar ne olacak?
Bir ülke düşünün ki, 2,8 milyon gibi büyük bir rakamın resmi statüsü bulunmuyor. Zengin ya da yoksul olmasından daha da önemli olan resmi statüsü bulunmuyor, geçici olarak bulunuyor ve bu geçicilik de sürekli uzuyor.
Vatandaşlıkla bu insanlara resmi statü kazandırılması hedefleniyor.
AKP’ye oy verecekler hesabı da unutulmamalıdır.
Avrupa Birliği’nden (AB) Suriyeli mülteciler için alınacak para bir oranda yandaşların mültecilerle ilgili inşaatlar yapması için harcanıyor. Bir bölümüyle çok sayıda Suriyeliye burs veriliyor. Eğitim entegrasyon ve asimilasyonun olmazsa olmazıdır. Almanya’da şu anda yaklaşık 300 bin mülteci değişik üniversitelere gidiyor. Kimisi normal eğitim görüyor, kimisi üniversitede başlangıçta Almanca öğreniyor, kimisi derslere dinleyici olarak giriyor. Bunlar üniversiteye devam etmek için gerekli ön eğitimi olanlardır. Bunların dışında kalanların büyük bölümü de meslek eğitimi vb. gibi alanlarda bulunuyor.
AKP de geneli kapsayacak bir iltica yasası çıkarmak yerine, mültecileri vatandaş yapmayı çözüm olarak görüyor.
2,8 milyon kişi bir kararla vatandaş olmayacak ama seçilerek vatandaş yapılmaları da uzun sürmeyecek. Vatandaşlık kararı mülki amirlere ve hükümete bağlı olduğu için keyfilik de ön planda olacak.
Ülkenin demografik yapısında hissedilir bir değişme olacak ve unutulmaması gerekir: bu insanların büyük çoğunluğu geri dönmeyecek… En başta dönülebilecek ülke bulunmuyor, Suriye büyük oranda yıkılmış durumdadır ve eski durumuna dönmesi yıllar alacaktır (o da dönebilirse)…
Bu zaman içinde Türkiye’de yaşayan, dil öğrenen, şu veya bu işte çalışan insanlar başka bir ortamda sosyalize olacaktır. Özellikle küçük çocuklar ve gençler için bu yeni sosyalizasyon geçerlidir. Türkiye’de doğan Suriyeli sayısı sürekli arttığı gibi gelen mülteciler içinde çocuklar ve gençler yarıdan fazladır. Daha yaşlı olanlar için dönüş düşünülebilir, ama gençler ve çocuklar için bunun büyük oranda unutulması gerekir.
Suriyeli mültecilerin vatandaşlığının bir amacı da ülkede Sünnileşmeyi artırmaktır.
AKP bu kadar avantajlı bir adımı neden atmasın?
Konuyla ilgili önceki yazılarda da belirtmiştim: AB ile yapılan mülteci anlaşmasının can alıcı noktası, Türkiye’den AB ülkelerine Yunanistan üzerinden gidecek mülteci akınının durdurulmasıdır. Bunun için öncelikle Balkan rotası kapatıldı. Ardından Yunanistan adalarına kaçak olarak geçenler burada kalmak ve Yunanistan’ın Balkanlar’a açılan bölümüne bile geçemez oldu.
Bunlar yetmez! AB’den para alınabilmesi için Suriyelilere Türkiye’de gelecek perspektifinin sağlanması gerekiyordu. Hiçbir insan ne olacağını bilmediği, kalıcı statüsünün bulunmadığı bir ülkede sürekli kalmaz.
Çözüm, bu insanların vatandaş yapılmasıdır.
Vatandaşlık çözümü, AB (özellikle Almanya) ile yapılan anlaşmanın uzantısıdır denilebilir.
AKP’ye de yarar, AB’ye de yarar…
HDK-Avrupa’nın AB ülkelerinde açtığı, özellikle Almanya’nın Türkiye ile yaptığı mülteci anlaşmasının iptaline yönelik kampanya için zaman fazlasıyla geçmiş durumdadır. Kampanya başarılı olduğunda bile ancak uygulamadaki ayrıntıları etkileyebilir, o da başarılı olursa…
Öğrenmemek konusunda çok başarılı insanlarız!
30 yıl önce de Türkiye’ye turist gitmemesi için Haziran ayında kampanya açılırdı.
Böyle bir kampanyanın rezervasyonların yapıldığı Şubat’ta açılması gerektiği yıllar sonra anlaşılabildi.
Son örnekte ise anlaşma bitti, uygulanması konusunda önemli adımlar atılıyor ve iptali için kampanya açılıyor!
Politikada ne yapıldığı kadar ne zaman yapıldığı da önemlidir.
Bugün bir şey yaparsınız, anlamı vardır; bir yıl sonra anlamını kaybedebilir.
Benzeri bir durumla karşı karşıyayız…
Suriyeliler kademeli olarak vatandaş olacaklar; bu insanları dışlamanın anlamı bulunmuyor. Bu insanlarla ne yapacağız konusunu onları AKP’nin eline terk etmeden önce düşünmek gerekirdi. Bu konuda en az iki yıldır yazılıyor ama az oranda farklı ilişki örneğinin ötesine de geçilemedi.
İtiraz etmekle bir şey olmuyor. Alternatifi yapmak gerekiyor ve buna zamanında başlamak gerekiyor.
En iyi durumda bile çoğunluk yine AKP yandaşı olacaktı ama bizim payımız da daha fazla olurdu.
418 kez okundu.