Avrupa Sürgünleri Avrupa Sürgünleri Meclisi web sitesi
Son yaptığımız ve bolca iyi niyet dilekleri ve demokrasi vurguları yaparak başarıyla sonlandırdığımız toplantının üzerinden ,henüz bir ay geçmeden ilk tavır belirleme gereksinimi hasıl olduğunda, bizim adımıza ‘yürütme kurulu’muz kararı aldı. Önce biraz şaşırdım, sonra hani birileri bir şey der diye bekledim. Olmadı ,sonunda karar alıcılarımızın kendi katılımcılık/demokrasi anlayışlarının olası pozisyonunu sorgulayabilecekleri umudum ortadan kalkınca ,Yazdıkları gerekçelere gerçekten inanmış olabileceklerini düşünmeye başladım.
Halbuki son toplantıda Hukukçu arkadaş (Ahmet) somut önerilerini sıraladığında alkış ve takdirlerle karşılamıştık. Lafı uzatmaya gerek yok, bu önerilerden bir tanesi karar alma sürecine katılımla ilgili idi. Ve hepimizde biliyoruz ki ,bu öneri , yani mail gurupları aracılığıyla karar alma sürecine en geniş kesimi katmak, mümkündü.
Buradan hareketle ASM adına yetkilerinde olmayan bir karar aldıklarından dolayı, kararlarını sembolik anlamda bile tanımadığımı belirtmeliyim.
Hedeflediğimizi ilan ettiğimiz demokrasi anlayışını , ASM bünyesinde bile uygulamıyor oluşumuzun vehametini ;cumhurbaşkanlığı seçimindeki kararsızlık/,geç alınmış karar/yanlış alınmış karar vb. seçenekleri ile kıyaslamıyorum bile.
Umarım karar alıcı arkadaşlar bir kez daha düşünürler.
Diyerek cumhurbaşkanı seçimine geçersek ; Seçimleri boykot etme tavrında olan arkadaşları da , Selahattin Demirtaş ı destekleyen arkadaşların düşüncelerini de ;ASM dışındakilerde olmak üzere ;belli bir ölçüde de olsa okuduk. Durum her iki düşüncede olanların iddia ettikleri kadar berrak değil. Yakın siyasal geçmiş ve kitlelerin siyasal duruşu çok kolay bir biçimde tavır belirlemeye olanak tanımıyor.
Öncelikle siyasal iktidar mücadelesinde her iki tutumunda yeri olduğunu belirtmeliyiz,devrim ve sosyalizm iddiasıyla ortaya çıkanlar ,uzun vadeli çıkarlara(devrim) ‘AN daki’ hangi tavır daha iyi hizmet eder diye düşünerek soruna bakarlar.Reformlarla devrime ulaşılamayacağı nasıl bir gerçekse.Her zaman ,sadece devrim sloganları atıp kitlelerin durumlarını düzeltme çabalarını yoksaymanın onları devrimcileştirmenin yegane yolu olmadığı da ayrı bir gerçekliktir.Ki bu düzeltme ekonomik olduğu gibi demokratik içerikli de olabilir.
Sağlık sorunları yaşayanlar daha iyi bilirler ,rahatsızlıkları tedavi için kullandığımız ilaçların az ya da çok yan etkileri vardır.Hastalığın durumu ve ilacın olası zararları denkleminde ,optimum u yakalamaya çalışırız,ve eğer sonuç ilaç kullanma olarak çıkmışsa işimiz bitmez yan etkileri olabildiğince giderebilmek için önlemler alırız.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde taraf olur oy kullanırsak,temelde çözüm burjuva seçimlerde algısı olmak üzere birçok zararlı etkisi olur.(Bakınız:Boykot tavırlı yazılar.Özgür Gelecek dergisi).Boykot ettiğimizde de ,başta Kürt ulusuna mensup emekçilerde olmak üzere bu,Demirtaş’ı desteklememe olarak algılanıp ,Milliyetçilik/sosyal şövenizm değirmenine su taşıyacak sonuçlara yolaçar.(ayrıntılar için bkz. Demirtaşçı yayınlar.) Bu anlamda her iki tavır sahiplerinin de yan etkilere karşı mücadeleyi önemsemeleri gerekir.
Ve hangi tavrın sahibi olursak olalım olası yanlışlıklara karşı mücadele durumumuz , bizi biribirimize yaklaştıracaktır.
Bu’ an’da Burjuva seçimlerle çözüme ulaşma algısına karşı mücadeleyi ihmal etmeden. Abartıya kaçma riskini de göze alarak mücadeleyi sürdürürken Seçimlerde DEMİRTAŞ ı desteklemenin daha doğru ve devrim sosyalizm mücadelesine daha uygun bir tavır olduğunu düşünüyorum.
22.07.2014 Süleyman Şahin /ASM Meclis Üyesi ve Hukuk Komisyonu Üyesi
494 kez okundu.
