Türkiye hapishanelerindeki politik tutsaklarla dayanışma amacıyla, Mannheim’da “Özgürlüğün Sesi” bir kez daha sergilendi


Türkiye hapishanelerindeki politik tutsaklarla dayanışma amacıyla, “Görülmüştür Kolektifi” ve “Red Fotoğraf Grubu” ile birlikte hazırlanan fotoğraf sergisi Mannheim’da ikinci kez sergilendi.

Haber-Yorum: Enver Enli (Mannheim)

Mannheim’da 5. Feudenheimer Yaz Kültür Festivali kapsamında, WSV-Feueudenheim tesislerinin bahçesinde yapılan sergi müzik dinletisi , şiirler ve tutsakların mesajlarıyla hüzünlü anlar yaşandı.
KültürQuer QuerKültür Rhein-Neckar e.V. Kurumlarının da destekleriyle düzenlenen açılış etkinliğinde, SPD’li Kültür Bilimci ve Mannheim Belediye Meclis Üyesi Dr. Claudia Schoning-Kalender Türkçe ve Almanca Nazım Hikmet’ten okuduğu şiirler ilgiyle dinlenirken, Sinema ve tiyatrocu aktris Bettina Franke Politik tutsakların şiirlerini Almanca okuyarak beğeni topladı. Okunan şiirlere Müzik Öğretmeni Akın Demircioğlu saz ve gitarıyla eşlik etti.

İki bölümden oluşan etkinliğin ikinci bölümünde Devrim Kavallı’ye Akın Demircioğlu saz ve gitarıyla eşlik ederken Hüseyin Öner Ney çalararak eşlik eşlik etti…
Etkinlik programında, Enver Enli sergi hakkında bilgi verirken, Mesut Ethem Kavallı Türkiye Hapishanelerinde Ağırlaştırılmış Müebbet cezasıyla yatan politik tutsak İsmail Yılmaz’ın festivale gönderdiği mesajı Türkçe okudu, mesajın Almancasını İse Bettina Franke okurken etkinlik geç saatlere kadar devam etti…
Evet Özgürlüğün Sesi ikinci kez sergilendi Mannheim‘da 1.Etkinlik yine Mannheim‘da kış aylarında yapılmıştı. İkinci etkinlik nasıl olacaktı kestiremiyordum, çünkü ilk defa bir semt Yaz Kültür Festivali‘de olacaktık, heyecanla günün hazırlıklarına koyulduk, sağolsunlar kimden hangi isteğimiz olduysa ikiletmediler , hepine yürekten teşekkürler ve sevgilerimi iletiyorum.

İkici Sergi yerimiz,Neckar Nehri kenarında ve açık havada yapılacaktı, Sevgili Ulrich Wellhofer ile yazışmalarımızda buluşacağımız yer ve teknik detaylar konusunda haberleştikten sonra, sergi günü geldiğinde buluştuk ve sadece fotoğrafları bize bırakın gerisini biz yaparız dediğinde umarım aksilik çıkmaz diyerek teslim ettim tabi ve sevgili Orhan ve Gülgün‘le tekrar sergi yerine gittiğimizde, herşey hazırlanmış sahne , ses cihazları ve fotoğrafların sergilenme tekniği en azından bana yeni şeyler öğretti kendisine teşekkürler şimdiden.
Her zaman söylerim Mannheim şehrini türkiye‘de doğup büyüdüğüm şehrime Adana‘ya çok benzetirim, Ren ve Neckar Nehirleri, iklimi insanları ve geçmişi beni cezbetmiştir her zaman ve her fırsatta burada ki dostlara Mannheim benim de şehrim derim.
Hava gayet güzeldi aslında bir yandan da yağmur beklemiyor değildik, ve burada Ethem ve Akın Hoca‘nın emeklerinide anlatmak gerekiyor, Devrim Kavallı ve Bettina Franke‘de dahil tabi buna canı gönülden tam bir kollektif bir çalışma oldu bu sergimiz.
Açılış konuşmasını ben yaptım, ülkedeki politik durum , hapishaneler ve politik tutsaklar gündemimizdi doğal olarak ve Paul Eliard‘ın Asıl Adalet şiirini okuyarak bitirdim konuşmamı, konuklar ilgiliydi etkinliğe fotoğrafları fotoğraflardaki şiirler ya da hayalleri anlatan yazıları ilgiyle okudular incelediler.
SPD‘li Belediye Meclis Üyesi Dr.Claudia Schoning Kalender ,yine yalnız bırakmadı bizi ve Nazım Hikmet şiirlerini Türkçe ve Almanca okudu bütün içtenliğiyle. Ve Bettina Franke tutsakların betimlemelerini okurken , sevgili Akın Demircioğlu Bağlama ve Gitarıyla eşlik etti Bettina Franke‘ye. 1.Bölüm boyunca tutsakların hayalleri ses öldü Bettin‘nin güzel yüreğinden, konuklar memnun ve hüzünlüydü de tabi.
Kısa bir aradan sonra , İkinci bölüm yine politik Tutsak İsmail Yılmaz‘ın etkinliğe göndermiş olduğu mesajla açıldı Mesut Ethem Kavallı İsmail Yılmazın mesajını iletirken, sevgili Bettina‘da Almanca çevirisini yapıyordu konuklara. Sevgili İsmail Yılmaz Mannheim ve çevresinde yaşamış, politik faaliyetlerde bulunmuş , o döneme dair anılarıyla başlamıştı mesajına, çalıştığı fabrikaya dair anılar, yabancı düşmanlığına , ırkçılığa ve özelleştirmelere karşı yaptığı faaliyetlerinden örnekler vermiş mesajında, konuklar pür dikkat dinliyor tabi. Ve Türkiye‘ye dönüş yapmış İsmail Yılmaz tüm kurulu düzenini ve ailesini ardında bırakarak, Türkiye‘de politik faaliyetlere katılmış, bir süre sonra yakalanıp Hapishaneye koyulmuş ve hakkında açılan davalar sonucunda, ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmiş, yani ömür boyu ceza verdikleri yetmiyor gibi bir de ağırlaştırılmış ceza diyorlar adına, yani hapishane içinde hapishane nasıl bir kinse artık.
Hapishanelerdeki son durumdan bahsetmiş İsmail Yılmaz, burada belirtmekte yarar var tabi; Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olarak Elâzığ, Malatya, Tekirdağ hapishanelerinde kaldım. On dört yıldır Kocaeli-Kandıra hapishanesinde kalmaktayım.
2020 yılında beyin kanaması geçirdim. Sağ el ile yazma yeteneğimi yitirdim. Ancak sol el ile yazma yeteneğini kazandım. İlerleyen zamanda sağ el ile yeniden yazma yeteneğini kazanacağım. Hastalığım sırasında yoldaşlarımın ve tutsak arkadaşların büyük desteğini gördüm. Aynı şekilde Türkiye’de ve Avrupa’da hasta tutsaklarla dayanışmak için açılan kampanyanın olumlu sonuçlarını yaşadım.
Hem ilerleyen yaştan hem tutsaklık koşullarından dolayı ortaya çıkan sağlık sorunlarım vardır. Belli başlıcaları şunlardır; KOAH, Hipoglisemi, Retina yırtığı, Bel fıtığı, prostat, Akdeniz anemisi, görme ve işitme kaybı, kalp rahatsızlığı… Ancak bütün bunlar yakınmamı gerektirecek şeyler değildir, birlikte yaşamamı ve üstesinden gelmemi gerektirecek şeylerdir.
Ve Türkiye hapishanelerindeki son durumu şöyle anlatmış İsmail Yılmaz;
Hem ilerleyen yaştan hem tutsaklık koşullarından dolayı ortaya çıkan sağlık sorunlarım vardır. Belli başlıcaları şunlardır; KOAH, Hipoglisemi, Retina yırtığı, bel fıtığı, prostat, Akdeniz anemisi, görme ve işitme kaybı, kalp rahatsızlığı… Ancak bütün bunlar yakınmamı gerektirecek şeyler değildir, birlikte yaşamamı ve üstesinden gelmemi gerektirecek şeylerdir.
Şimdi bizim buradaki ve diğer hapishanelerdeki hak ihlallerini yazmak istiyorum.
1-Hapishanelerde yeterli sağlık personeli bulunmamaktadır.
2-Ağır hastalar ambulansla değil ring araçlarıyla hastanelere sevk edilmektedir.
3-Sevkler “tabutluk” denilen tek kişilik ring araçlarıyla yapılmaktadır.
4-Hastanelerde kelepçeli muayene dayatılmakta ve bir çok hasta tutsak tedavi olmadan geri gelmektedir.
5-Hapishanelerde tutsakların ruhsal ve bedensel bütünlüklerine yönelik tehditler intiharlara neden olmaktadır.
6-Kamuoyuna yansıyan biçimiyle sırf geçen yıl on tutsak şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş, dört tutsak intihar etmiştir.
7-Tutsaklar ailelerinden uzakta olan hapishanelere sürgün edilmekte, maddi ve manevi zorluk yaşamalarına sebebiyet verilmektedir.
8-Tutsak yakını ya da vasisi ya da arkadaş görüşçüsü para gönderdi diye “Terör örgütüne finans sağlamakla” suçlanmakta ve tutuklanmaktadır.
9-Daha önce hapishaneye alınan gazete ve dergiler “Basın ilan kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez” kararı ile hapishaneye alınmamaktadır.
10-Uygulamaya yakın zamanda konulan hak ihlallerinden biri de tutsakların hapishanede kalma sürelerinin uzatılma yetkisinin hapishane idaresinin insiyatifine bırakılmasıdır. Hapishanede kalacağı süreyi tamamlayan tutsaklar, hapishane gözlem kurulunun kararı ile tahliye edilmeyerek içeride tutulmaya devam edilmektedir.
11-Hapishane gözlem kurulunun aldığı kararlarda pes dedirtecek cinsten kararlar vardır; Hapishanede hapishane imamı ile görüşmedi, dilekçede “arz ederim”, “saygılarımla” yazmadı, örgütle bağını kesmedi, tahliye olduğunda “bir Mayıs eylemlerine katılacağım” dedi diye ya da az kitap okudu, çok su harcadı diye iyi halli sayılmayarak içeride tutma kararları verilmektedir.
12-Hapishane gözlem kurulu aynı hücrede bulunan tutsakların aynı kişiye tek zarf içinde ortak mektup göndermelerini engellemekte, ayrı ayrı göndermelerini dayatmaktadır.
13-Hapishane disiplin kurulu “örgütsel haberleşme” gerekçesiyle mektuplarımızı çok sıkı sansürlemekte ya da engellemektedir.
Sevgili arkadaşlar,
Günümüz dünyası büyük bir çatışmanın öngünündedir, dünya işçi sınıfı ve ezilen halkları özgürlük istiyor ve bunun için mücadeleyi yükseltiyorlar…

Diyor Sevgili İsmail Yılmaz 10 Haziran 2024 Tarihli Mektubunda…
Ve ardından Sevgili Devrim‘in çok dilli ezgileriyle gecenin seyri değişti, Neckar Nehrinin kenarındaki sessizlik , Türkçe , Kürtçe Ermenice Zazaca Rumca ve hatırlamadığım diğer dillerde ezgilerle halkların kardeşlik notaları çiğildadı hapishane türküleri yoğunluktaydı tabi gecenin sessizliğinde, konuklar memnun organizeyi yapan Alman dostlar çok daha memnun hepsi dinleti devam ederken yanıma gelip tek tek tebrik ettiler ve memnuniyetlerini ilettiler…Dinletilerde Akın Demircioğlu Bağlama ve Gitarıyla Hüseyin Öner ise Ney‘iyle eşlik ettiler…
Katılan dostlara ve sanatçı arkadaşlarımıza yürek dolusu teşekkürler iyi ki varsınız…

Bu mücadele devam edecek ta ki barış ve kardeşliğin hüküm sürdüğü daha güzel dünya kuruluncaya dek…

Yazımı bitirirken yine her fırsatta okuduğum Paul Eluard‘ın „Asıl Adalet“ şiiriyle sonlandıracağım. Daha güzel günlerde buluşmak umudu ve inadıyla…

İnsanlarda tek sıcak kanun,
üzümden şarap yapmaları,
kömürden ateş yapmaları,
öpücüklerden insan yapmalarıdır.
İnsanlarda tek zorlu kanun,
savaşlara, yoksulluğa karşı
kendilerini ayakta tutmaları,
ölüme karşı yaşamalarıdır.
İnsanlarda tek güzel kanun,
suyu ışık yapmaları,
düşü gerçek yapmaları,
düşmanı kardeş yapmalarıdır.
Hep var olan kanunlardır bunlar,
bir çocukcağzın tâ yüreğinden başlar,
yayılır, genişler, uzar gider
tâ akla kadar.

Çeviren: A. Kadir
Paul Eluard


Enver Enli – 13.07.2024

37 kez okundu.

Check Also

Köln`de “Savaş, Göç ve Irkçılık” konulu Sempozyuma DAVET!

KÖLN : Dünya İnsan Hakları Haftası kapsamında Almanya`nın Köln kentinde içinde ASM `ninde yer aldığı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir