24 Nisan 1915 !…….
Geçen yüzyılın başlarında yapılan Ermeni Soykırımı üzerinden doksan sekiz yıl geçmiştir. Bir ulusal topluluk katledilerek ve zoraki tehcire zorlanarak toptan yok edilmek istenmiştir. Ortaçağın Osmanlı İmparatorluğu tarafından ilhak altına alınan Ermeniler uluslaşma sürecine girmelerinin sonucu soykırıma maruz kalmışlardır. Ermeniler, köhnemiş ve ilhakçı bir devletin çağdışı ve gerici dürtüleri sonucu toplum olarak katledilmişlerdir.
Bundan tam 98 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu döneminde , Alman emperyalistlerinin desteğini alarak gerçekleştirilen jenosid, dönemin İttihat ve Terakki hükümetince planlanarak, ‘Teşkilat-ı Mahsusa’ örgütlenmesi ve ‘Hamidiye Alayları’ eliyle bizzat uygulanan zoraki tehcir, sürgün ve toplu katliamlar sonucu; Ermeni, Asuri, Süryani, Helen halkına mensup insanlar korkunç bir soykırıma mağruz bırakılmışlardır. 20. Yüzyılın ilk büyük insanlık suçu olarak kanlı tarihe geçen ve toplam 2,5 milyon insanın yasam hakkını gasp eden bu soykırım, uzun yıllar sistematik bir şekilde sürdürülmüştür.
Geçmiş yüzyılın başlarında gerçekleştirilen bu jenosidi gerçekleştirenler, uzun bir dönem insanoğlu belleklerinden gizli tutulmuştur. Gizlenerek, üzeri örtülerek, tarih sahnesinden tümden silinmek istenmiştir. Ama soykırımda katledilen Ermenilerin ardılları ilk başlarda kendi belleklerinde tuttukları jenosidi, giderek kendi bellekleri dışına taşıyarak uluslararası kamuoyuna yansıtmışlardır. Uluslararası alanda birçok ülkede Ermeniler tarafından soykırımla ilgili kitaplar yazılması, filmler çekilmesi, soykırımda ölen Ermenilerle ilgili anmalar yapılması, Ermeni soykırımını gizemli olmaktan çıkartmıştır. Ve Ermeni jenosidi etkili bir şekilde uluslararası kamuoyuna mal edilmiş, tabiri caizse, inatçı tarih saklı tutulan soykırımı açığa çıkarmıştır!..
Ermeniler tarihi olarak uzun bir dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun tahakkümü altında kalmışlardır. Ermenilerle beraber başka halklar da Osmanlı Devletinin ekonomik, sosyal ve siyasi baskı ve sömürüsüne tabi kılınmışlardır. Yüzlerce yıl İmparatorluğun tefeci sömürüsü ve şiddet-i cebri altında kalan bu halklar içerisinde Ermeniler, Rumlar ve Süryaniler 1915 ve sonrası yıllarda soykırımla ve zoraki tehcirle yok edilmişlerdir. İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından PanTürkizm-Panİslamizm Doktrini ile başlatılan soykırım, Kurtuluş Savaşı’nda Türk-İslam Senteziyle tamamlanmıştır. Bunun sonucudur ki buharlaştırılan Ermenilerin, Rumların ve Süryanilerin nüfusları iyice azaltılmış ve toplumdan tecrit edilmişlerdir.
Ermeni soykırımının 98. yılına gelinmiştir. Yani 100. yılın arifesine girilmiştir. Soykırımda katledilen bir toplum dünya çapındaki belleklerde iyice yer almıştır. Türk Devletinin gerceğin üzerini örtme ve suçluluk telaşıyla “Ermeni soykırımı yoktur sadece savaşta karşılıklı ölenler vardır” yalanı ve demogojileri daha fazla açığa çıkacak ve soykırımcı anlayış” büyük insanlığın” vicdanında mahkum
edilecektir. Sosyal şovenler,ırkçılar,Kemalistler,Kızıl Elma ittifakları ve Neo Osmanlıcı AKP, bu gerçeğin üzerini örtemeyecektir.
Tarihsel olarak büyük haksızlığa maruz kalan Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve diğer azınlıkların yaşadıkları bu jenosidi ve tehciri kınamalı ve lanetlemeliyizki; insanlığın bir daha böyle zalimliklere ve jenosidlere mağruz kalmasının önüne geçebilelim..
Almanya, 19-04-2013 / MAHMUT TURABi ÖZKAN
891 kez okundu.