Paris’te Yılmaz Güney’in mezarı başında yapılan kısa anmadan sonra bir panel düzenlendi.
Panel ile ilgili olarak Paris’ten katılımcılar memnun olduklarına göre demek ki iyi olmuş denilebilir.
Farklı içerikte bir panel yapılmasını beklerdim.
Yılmaz Güney’in olumlu yanlarının yanı sıra olumsuz yanlarının da belirtildiği bir panel…
Bunun yapılması zordur, biliyorum. İnsanlarımız kişilerin iyi ve kötü yönlerinin ortalaması olduğunu, iyi ya da kötü yönün genelleştirilerek değerlendirme yapılamayacağını halen benimsememiş durumdadır.
Yılmaz Güney’in özellikle başarısız olduğu alan politik mücadeledir.
Sosyalist hareketin tümünün olmasa bile belirli bir bölümünün birliğini sağlamaya çalıştı, olmadı. Kendisi örgüt kurdu, sosyalist harekette izinin kaldığından bile söz edilemez.
Örgütler kurulur, bir bölümü gelişemeden kaybolur, başka bölümü daha uzun süre yaşar, dönüşür veya dönüşmez ama bazı örgütler yapı olarak ortadan kalksalar bile hatırlanırlar. Sosyalist harekete teorik ve pratik olarak katkı yapmışlardır.
Mayıs örgütü için böyle bir belirleme yapılamaz.
Yılmaz Güney’in çok sayıda sempatizanı vardı ama bu insanlar kişiye bağlıydılar, o kişi tarafından temsil edilen belirli bir politik görüşe değil…
Bu nedenle Güney’in ölümünün ardından o büyük sempatizan kitlesi birlikte duramayacaktı.
1970’lerin ortalarında değil, 1980’li yıllardaydık. Sosyalist alan çok sayıda örgütle doluydu. Yeni bir örgüt bunlar arasında kendine yer açmak zorundaydı ama Yılmaz Güney’in sinemadaki tanınmışlığı dışında bu alanda kullanabileceği bir özelliği bulunmuyordu.
Üç ciltlik Siyasal Yazılar’ı okumuş olanlar bilirler; teorik birikimi zayıftı.
Çok sayıda sempatizanı bulunsa bile bu birikimle politik alanda kendine yer açması mümkün değildi.
Politik mücadele cuntaya karşı olmaktan, devrimi savunmaktan, dürüst davranmaktan oldukça ileride özellikler gerektirir.
Keşke örgüt kurma çalışmasına girerek enerjisini verimsiz harcamasaydı.
Politik görüşleri ne olursa olsun sinemada, faşist cuntaya karşı tutumunda herkesin kabul ettiği bir isimdi.
Burada kalsaydı daha iyi olurdu.
Bunları konuşmamız gerek ama değil mi?
14 Eylül 2023
45 kez okundu.