Eylül’de sürgün başlamıştı,
avuçlarımıza hazan yağmıştı.
Düşlerimiz yapraklarımız,
birbir solup düşmüştü.
Sanki bir yıldızın kayganlığı,
güneşin balçığa düşüşü,
alıp bizi uçurum kenarına koymuştu..
Ülkemin gövdesinde koca bir yarık
dar ağaçları sıra sıra dizilmiş,
Hücreler işkenceler kelepçeler
tank paletleri sürülmüş,
kucağımızdaki çocuğu alıp götürmüştü.
Saklı mevsimler içinde umut,
karla kaplanmış yorgun,
örtüler altında uykusuz.
Ömrümüzün sürgünleri başlamıştı,
gidecektik gitmesine ama,
ayak izlerimiz elbet kalacaktı
yeni nesiller için…
Şafaklarda gün çiçekleri,
kızıl gelincik düşleri,
orak çekiç izleri,
varılması gereken son durakta..
Kalan işçi vardiyaları
proletaryanın gürzleri
geçip giderken oralara
biz yenilmişliği değil
erdemliği anlatmıştık çocuklara…
Serdar Çelik
01/03/2013
473 kez okundu.