Selma Metin
Latin Amerika ülkelerinden Dominik Cumhuriyeti’nde bağımsızlık mücadelesine katılan üç kadındı Mirabal kardeşler ve 25 Kasım 1960’ta tecavüz edilerek katledildiler. 1981’de Kolombiya’da gerçekleşen Kadın Kurultayı’yla 25 Kasım; “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kararlaştırıldı. Ardından nice mücadelelerle, BM tarafından da 1999’da resmileştirildi.
21 yüzyılda yaşıyoruz! Bilim, teknoloji, tıp sürekli gelişiyor. Ama kadınlara yönelik şiddet hala hız kesmeden, en barbar en ilkel, mobbing gibi, fiziki-psikolojik şiddet gibi şiddetin her çeşidiyle artarak devam ediyor.
Tüm şiddet biçimlerinin özü; yönetmek ve tahakküm kurmaktır. Güç, iktidar, baskı ve korkuyla; insanın yaşam hakkını, insanın kendini var etmesini ve gelişmesini engellemektir. İlk çağlardan beri süre gelen kadın cinsi üzerindeki baskı da, zaman zaman soykırım gerçekleştirme boyutuna kadar varabiliyor. Türkiye ve dünya gerçekliğine şöyle bir bakarsak;
Ortadoğuda kirli savaş tüm şiddetiyle sürüyor. 2014 yılında 6000 Ezidi Kürt kadını İS tarafından kaçırıldı, savaş ganimeti olarak alındı. Bunlardan sadece 1900’e kadarı kurtarılabildi. Bu kadınlar tecavüze uğradı , kırbaçlandı, köle pazarlarında satıldı. Şengalin Kürt güçleri tarafından geri alınması sonrasında toplu mezarlar bulundu.
Bunlar dünyanın gözü önünde gerçekleşti!
Nijerya’da Boko Haram’ın tek bir eyleminde 300 kız çocuğunu kaçırıp öldürmesi, tecavüz etmesi ve köle olarak satması da eklenmelidir. Hindistan, İran , Mısır , Irak , Suriye’de kadınların savaşın zülmünden kaçarak göç yollarında tecavüz, şiddet ve acının her türünü yaşaması… Bunlar da tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşti!
Türkiye’de ise; islamcı – muhafazakar – ataerkil aile yapısından, bu güne kadar kadın hakları ve eşitlik doğrultusunda yasal-sosyal-ahlaki boyutta kazanımların topyekün kaldırılmasını hedefleyen, yukardan aşağı bir devlet politikası başlatıldı. Kadın cinayetlerinin kayda geçenleri 14 yıl içerisinde yüzde 1500 arttı. Türkiye’de her 5 kadından 2’si şiddete maruz kalıyor. Her gün 4-5 kadın öldürülüyor. 2015 yılının ilk 10 ayında 346 kadın öldürüldü Cinsel taciz ve tecavüzün sadece kayda geçenler sayıları bile ürkütücü. AKP’ nin taciz-tecavüz ve cinsel şiddet-davalarında ceza indirimi uygulaması, artışı tırmandırdı. İyi hal ve tahrik indirimi olarak özetlenecek bir buluşla suçlular apaçık korundu.
1 Kasım seçimleri sonrasında ise çıkarılacak yeni yasalarla itirazları da engelleyecek düzenlemeler yapma evresine gelindi. Bu yıl hazırlanan bir yasa taslağıyla bu davaların ağır ceza mahkemelerinden asliye cezaya verilmesi öngörülüyor ve böylelikle en yüksek cezanın 5 yılla sınırlandırılması planlanıyor. Cezasızlık yine erkekler lehine yasal güvenceye alınacak.
Türkiye cinsler arası ayrımcılık ve kötü muamelede uluslararası sıralamada 130. basamağa yükselmiş durumda. Kadına yönelik olarak ‘Savaş Konsepti’ içerisinde her tür şiddet artıyor ve mübah görülüyor.
“Kadına Yönelik Şiddet” sadece ülkemizde değil, tüm dünyada engellenmeden sürüyor. Avrupa ülkelerinde, Afrika’da ve Asya’da biçimi biraz değişik de olsa ‘Kadına Yönelik Şiddet’ her yerde görülüyor.
Dünyada kadınların şiddetten kaçıp kurtulabilecekleri bir ülke de yok. İşte bu yüzden 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi.. Tüm ezilen halkların bir araya gelerek kadına karşı şiddetle mücadeleye destek vermesi gerekiyor. Yoksa bu korkutucu oranlarla dünya asla kadınlar-çocuklar için güvenli bir gezegen olamayacak.
Kadınların kazanılmış haklarının korunacağı , demokratik hak ve özgürlüklerini kendi elleriyle, kendi örgütlülükleriyle kazanacağı, koruyacağı ve geliştireceğine olan inancımız, umudumuzla….
599 kez okundu.