Türkiye Ortaçağa doğru gidiyor

Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla görüşlerine başvurduğumuz UNESCO ve İsveç’te çalışma yürüten gazeteci örgütlerinin temsilcileri, AKP iktidarının ifade ve basın özgürlüğünü tamamıyla ortadan kaldırma girişimlerini şaşkınlık ve kaygı ile izlediklerini söyledi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler İsveç seksiyonu Başkanı Jonathan Lundqvist, Türk Hükümetinin ortaya çıkan yolsuzlukları gizlemek amacıyla 30 Mart günü yapılan yerel seçimlerden önce Twitter ve Youtube yasaklamasını aşırı derecede kaygı verici bir uygulama olarak niteledi. Cezaevindeki gazetecilerin bir kısmının serbest bırakılmasına rağmen hala Türkiye cezaevlerinde 35 gazeteci bulunduğuna dikkat çeken Lundqvist cezaevindeki tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılmalarını talep etti.

İsveç’teki gazetecilerin yüzde 75’ini örgütleyen İsveç Gazeteciler Federasyonu Başkanı Jonas Nordling,  Freedom House’in yayımladığı raporda Türkiye’nin  “Özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer almasından üzüntü duyduğunu ve basın ve ifade özgürlüğünü ihlal eden uygulamalarıyla Türkiye’nin Ortaçağa doğru gitmekte olduğunu söyledi.

TWİTTER VE YOUTUBE’NİN YASAKLANMASI KORKUNÇ BİR GİRİŞİM

Türkiye’de demokrasinin tam karşıtı gelişmeler olduğunun gözlemlediklerini belirten Nordling, “Türkiye sadece meslekdaşlarımızı hapsetmekle kalmıyor, aynı zamanda basın ve ifade özgürlüğü için önemli bir platform olan ‘Twitter’ ve ‘Youtube’u yasaklıyor. Bu özgür düşünceyi sınırlamak için yapılan korkunç bir girişim” şeklinde konuştu ve Türkiye’deki meslekdaşlarıyla dayanışmayı sürdüreceklerini vurguladı.

İsveç’in en etkili basın örgütü Publicistklubben (Siyaset Yazarları Kulubü) Başkanı  Björn Häger, Türkiye’den söz edildiğinde akıllarına dünyada en fazla gazeteci hapseden ve ifade özgürlüğünün çok sınırlı bir ülke geldiğini söyledi.

Avrupa Birliği’ne üye olmak isteyen bir ülke olan Türkiye’de medyaya yönelik baskıcı uygulamaları şaşkınlıkla karşıladığını belirten Häger, İsveç Hükümeti’nin Türkiye’ye yönelik “Sessiz diplomasiye” son vermesi, basın, ifade ve insan hakları ihlallarini açıkça eleştirmesini istediklerini ifade etti.

UNESCO: DÜNYADA EN FAZLA GAZETECİ HAPSEDEN ÜLKE TÜRKİYE

Unesco’da İsveç Hükümetinin temsilcisi olarak görev yapan Amelie von Zweigbegk, İsveç olarak Unesco’daki çalışmalarında basın ve ifade özgürlüğüne yönelik çalışmalara öncelik verdiklerini ve Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğünün gelişmesi için ciddi bir potansiyel olduğunu, ihlallerin engellenmesi için hem uluslararası kuruluş hem de Türkiye’deki gazetecilere önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi.

Her yıl dünyanın tüm ülkelerinden istatistikler toplayarak ifade ve basın özgürlüğü gelişmeleri yakından izlediklerini belirten Zweigbegk, “Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelere işte istatistikler burada. Sizin ifade özgürlüğü alanında sorunlarınız var diyoruz ve düzeltmelerini istiyoruz” dediklerini aktardı.

Unesco İsveç Konseyi Genel Sekreteri Mats Djurberg, Unesco’nun topladığı istatistiklerin dünyada en fazla gazeteci hapseden ülkenin Türkiye olduğunu gösterdiğini söyledi. Unesco’unun gazetecilerin görevlerini yapabilecek koşulların sağlanması için mücadele ettiğini söyleyen Djurberg, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne yaptığı katkılardan dolayı bu yılkı Unesco Basın Özgürlüğü Ödülü’nü Ahmet Şık’a verdiklerini söyledi.

TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER TAM ANLAMIYLA FELAKET

Journalisten Gazetesi Genel Yayın Müdürü Helena Giertta, Erdoğan’ın medyaya yönelik tutumunu temel insan haklarınının ihlali olarak değerlendirdi. Yasalarda yapılan değişiklikleri ve medyaya yönelik uygulamaları “Tam anlamıyla bir felaket” olarak gördüğünü belirten Giertta, “Türkiye’de bu gidişata dur diyecek bir güç yok mu?” sorusunu sordu.

Etiyopya’da 14 ay cezaevinde yatan İsveçli Gazeteci Martin Schibbye, ABD’de İkiz Kulelere yapılan saldırının ardından çıkarılan terörle mücadele yasalarının basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamak ve ortadan kaldırmak amacıyla kullanıldığına ve gazetecilere yönelik sürek avının sürdürüldüğünü söyledi. Türk yetkililerin Türkiye’nin cezaevlerinde sadace 3 gazeteci var açıklamasına tepki gösteren Schibbye, “Biz gerçek rakamın ne olduğunu biliyoruz. Bu yıl içinde kitabımız Türkçeye çevrilecek. Kitabın yayınlanması dolayısıyla Türkiye’deki tutuklu meslekdaşlarımızla dayanışmak için değişik etkinlikler örgütlemeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE AVRUPA’DAKİ EN YAKIN VE SON DOSTUNU DA KAYBETTİ

Svart-Vitt Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci-Yazar Kurdo Baksi, “Ben Türkiye’nin iyi şeylerde birinci olmasını isterdim ama ne yazık ki gazetecileri hapsetmekte, basın ve ifade özgürlüğünü ihlallerinde birincilikten düşmüyor” dedi.

İsveç’te ifade özgürlüğü ihlalleri dendiğinde herkesin aklına Türkiye’nin geldiğini söyleyen Baksi, “Twitter yasaklanmasından sonra Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük destekçisi İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt bile Türkiye’ye çok sert eleştiriler yöneltti.  8 yıldır sessiz kalan Bildt’in eleştirmesiyle Türkiye Avrupa’daki en yakın ve son dostunu da kaybetti” şeklinde konuştu.

İsveç Parlamentosu’nda grubu bulunan 7 siyasi partinin oluşturdukları Türkiye’de İnsan Haklarını Destekleme Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi İsa Turan, Freddom House’ın raporunun Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünde gerileme olduğunu gösterdiğini, gazetecilerin cezaevleri, para cezaları ve işten atma tehditleri ile susturulmaya çalıştıklarını söyledi.

Oto sansüründe basın ve ifade özgürlüğü önünde büyük bir engel haline geldiği değerlendirmesini yapan Turan, Eylül ayında komite olarak İsveç Parlamentosu’nda Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün ele alınacağı bir etkinlik örgütlemeyi planladıklarını ifade etti.