1980 darbe sonrası Türkiye’de artan İnsan Hakları ihlallerine dikkat çekmek için yurt dışına kaçmak zorunda kalan bir çok aydının bir araya gelmesiyle 13. Mayıs 1989 tarihinde Köln’de kurululan TÜDAY-Türkiye- Almanya İnsan Hakları Derneği, 25. Yılını Köln’de gerçekleştirdiği bir etkinlikle kutladı.
Köln Belediye başkanının himayesinde gerçekleştirilen gece, açılış konuşmalarıyla başladı. TÜDAY adına açılış konuşmasını yapan TÜDAY genel başkanı İlkay Yılmaz, TÜDAY `ın 25 yıllık sürecini anlattıktan sonra Erdal Şahin’in müzikleriyle renk kattığı geceye katılımın oldukça yoğun olduğu gözlendi.
Yazarlar TÜDAY’a kitap ve imzalarıyla destek verdiler
TÜDAY’in 25′ci kuruluş yıl dönümüne yurt dışında yaşayan yazarlarda destek verdi. Etkinliğe kitaplarıyla katılan yazarlar okuyucularıyla buluşup, kitaplarını imzalarken okurlarıyla hasret giderdiler. Etkinliğe katılan yazarlar arasında Ethem Xemgin, Kemal Yalçın, Haydar A. Avcı, Ezeli Doğanay, İlhami Yazgan, Şirin Aydın, Yusuf Köşe, Metin Ayçiçek, Ufuk Bektaş Karakaya, Oktay Duman ve Zeynel Gül bulunmaktaydı.
26. kuruluş yıldönümüne tekrar çağırın. Mutlaka geleceğim
TÜDAY’ın kuruluşunun 25. Yılına destek verenlerin başında Almanya`nın tanınmış barış elçisi, Cap Anamur kurucularından, Rupert Neudeck de vardı. 1979 yılında Bir grup Almanın Vietnam’da savaştan kaçan insanları kurtarmak için başlattıkları kampanya sonucunda aldıkları gemiyle, 10.375 insanı kurtarmalarıyla komuoyunda oldukça ilgi uyandırmıştı.
Rupert Neudeck, yaptığı konuşmasında şunları belitti:
“İyi ki TÜDAY var. İyi ki 25 yıldır varsınız. Umarım böyle devam edersiniz. Ve korkarım ki size, sevgili TÜDAY üyelerine ve dostlarına, ihtiyaç duymaya devam edeceğiz. Bazı şeyleri görmezden gelemeyiz. TÜDAY ‘in kurulduğu günlerden ve 12 Eylül darbesinden –o sıralar birçok TÜDAY üyesi Almanya‘da sürgünde yaşamak zorunda kalmıştı. Bugün ise bazı şeyler değişti. Kürtlerin artık kültürlerini ve dillerini gizlemek zorunda kalmamalarını çok olumlu buluyorum. Türkiye’nin savaştan kaçan Suriyelileri kamplarda yer olmamasına rağmen, kabul ettiğini kendi gözlerime gördüm. Bunu da olumlu buluyorum. Çok kötü bir rejimden kaçanlar böylece sınır kapılarından sorun yaşamadan geçerek daha güvenli bir yere ulaşabildiler.
TÜRKİYE’ DE ÖZGÜRLÜKÇÜ BiR GELENEK YOK
Fakat Türkiye‘de hala Almanya’da olduğu gibi -ki ben bu yüzden Almanya da yaşamayı seviyorum-özgürlükçü ve cumhuriyetçi bir gelenek yok. Ülkemde Polisten yada herhangi bir devlet dairesinden korkmama gerek yok. Örgütümüzle, daha önceleri Cap Anamur, bugün ise Grunhelme (Yeşil Kasklar), gerekli gördüğümüz herşeyi yapabiliyoruz. Hatta hükümetimizin istemediği bazı şeyleri bile yapabiliyoruz. 1979 ve sonraki yıllarda 11344 Vietnam‘liyi son anda Çin´in güneyindeki karasularından kurtardık. Almanya‘nın Federal ve Eyalet hükümetleri bize engel olmaya çalıştılar. Ancak özgür Alman toplumu sayesinde başardık.
Geçen aylarda Türkiye’de, Türkiye-Suriye sınırındaydım. Suriyeliler için kurulan kampın yakınlarına gelip, Suriyelilerin bu kamplarda nasıl yaşadıklarını dışardan gözlemlemek istedim. Birden bir polis arabası yaklaştı, iki polis arabadan atlayıp pasaportlarımızı görmek istediler. Nedenini sordum. Kendi güvenliğimiz içinmiş. Daha sonra bunların hepsini yazmaya başladım. Bana eşlik eden üç Türk arkadaşım polisi karşılarında gördüklerinde dönüp kalmışlardı. Dedim ki, farz edin ki ben bu sokakta yürüyen Alman bir turistim. Avrupa birliğine girmek isteyen bir ülkede herhangi bir sokakta neden yürüyemeyeceğimi anlayamıyorum. Yaşananları yazdığımda polis arabalarının plakalarını da yazmıştım. Polislerden biri öfkelenerek yazdıklarımı almak istedi. Kısacası, ülkenizde çok şey oldu. Fakat henüz yeterli değil. Demokrasinin yasaları hala uygulanmıyor.
Kısacası, değerli dostlar, iyi ki TÜDAY var. Umarım geldiğiniz ülkede öyle gelişmeler yaşanır ki, kurmuş olduğunuz İnsan Hakları Derneği‘ne ihtiyaç kalmaz. Ancak bu önümüzdeki bir kaç ay içerisinde gerçekleşebilecek bir şey değil. Bu yüzden lütfen beni TÜDAY ‘in 26. kuruluş yıldönümüne tekrar çağırın. Mutlaka geleceğim.”
Gecenin onur konuğu Naci Sönmez
Geceye onur konuğu olarak katılan ve bir döneme damgasını vurmuş, Fatsa’nın Efsane Belediye Başkanı Fikri Sönmez’in oğlu, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi eş sözcüsü Naci Sönmez, katılanlar tarafından oldukça ilgi gördü. Fatsa Belediye Başkanı Terzi Fikri’nin oğlu olmanın sorumluluğunu taşıyan Naci Sönmez, genç yaşından beri politikanın içinde olması ve yeni bir Türkiye inşa etmek için yola çıktığı Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına görüşmeler yapmak için bulunduğu Almanya’da görüşmelerinden fırsat bulup TÜDAY ‘a destek vermesi, TÜDAY Yönetim Kurulu tarafından büyük bir saygıyla karşılandı. Kendisine insan hakları mücadelesine verdiği destek için teşekkür edildi. Gecenin geç başlaması nedeniyle programda yaşanan zaman darlığından dolayı konuşma imkanı bulamayan Fikri Sönmez’in göstermiş olduğu hoşgörü ise TÜDAY Yönetim Kurulu tarafından takdirle karşılandı. Kendisinin en kısa zamanda bir etkinlikte görmek istedikleri belirtildi.
AKIN BİRDAL: TÜDAY, İHD’NİN DÜNYAYA AÇILAN KAPISI
Çocuklar çocukluğunu yaşamak istiyor
Etkinliğe katılan TÜDAY’ın onursal başkanı Akın Birdal, yaptığı konuşmada TÜDAY ve İHD’nin Avrupa’ya, dünyaya açılan kapısı olduğunu belirtti. TÜDAY’ın kurucularından Kemal Uzun, Enver Karagöz ve Adnan Keskin v.d. arkadaşlarımız İHD’yi ve Türkiye’yi ve Türkiye Kürdistanı’nı Avrupa halklarıyla, insan hakları ve barış savunucuları ile buluşturduklarını belirten Akın Birdal, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Burada Enver Karagöz ve Adnan Keskin’i saygı ve özlemle anıyorum. Onlar şu anda aramızdalar ve her zaman da aramızda olacaklar. İHD 28. yılına, TÜDAY’da 26. Yılına girecek. Ne var ki ne İHD’nin ne de TÜDAY’ın kuruluş gerekçelerini giderecek bir insan hakları düzeyine ulaşılamadı. İHD ve TÜDAY, soğuk savaş döneminde kurulmuş olup tüm dünya halklarının haklarına, insanların temel hak ve özgürlüklerine ulaşmasını hayal etmişlerdir. Soğuk savaşın bitimi ile insan hakları ve özgürlükler küresel bir saldırı altında kalmıştır.
İHD’nin ve TÜDAY’ın insan haklarına bakışı bilinmektedir. İnsan haklarına evrensel, bütünsel yaklaşımı değişmemiştir. Başta yaşam hakkı olmak üzere kişisel, siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel ve kollektif ya da dayanışma hakları çerçevesinde mücadelesini sürdürmüştür.”
Konukların ilgiyle dinledikleri Akın Birdal’ın sözleri coşkuyla alkışlanırken, 80 darbesinden bu yana Türkiye’nin siyasi ve politik çerçevesini çizdikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü.
“Yaşam hakkı Roboski’de, Taksim Gezi Parkı’nda, Gever’de, Soma’da en son da Lice’de yok edilmiştir. Bütün bu katliamlar devlet eliyle ve bilinerek işlenen cinayetlerdir.
Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Medeni Yıldırım ve Berkin Elvan, öldürülen çocukların yürüyüşünde olanlar…İttihat-Terakki’nin Selanik Parti Kongre kararları günümüze kadar sürdürülmüş farklı olan, ötekileştirilen herkes düşman ilan edilmiştir. Başta Kürt, Alevi, Ermeni, Süryani olmak üzere bütün halklar; emekçi, sosyalist, devrimci, kadın, genç, farklı cinsel yönelimleri olan tüm muhalifler düşman ilan edilmiştir. Tüm olumsuz gelişmelerin kamuoyuna duyurulması İHD ve TÜDAY’ın bir görev olarak durmakta.
Konuşmasının son bölümünde İHD ve TÜDAY adına taleplerini sıralayan Akın Birdal konuşmasını şöyle bitirdi:
-Çocukların çocukluğunu yaşamasını istiyoruz.
-Gençlerin, tezgah başında, sıra basında gelecekleri için umutlu olmalarını istiyoruz.
-Emekçilerin, üretmenin, yaratmanın sevincini ve onurunu duymak ve insanca yaşamalarını istiyoruz.
-Halkların, dilinin, kimliğinin ve varlığının kabul edildiği anayasal bir yurttaşlık istiyoruz.
-Herkesin, insan olmaktan ve uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve özgürlüklerini kullanmalarını istiyoruz.
Herkesin, geleceğinin güven ve adalet içinde inşa edilebilmesi için geçmişle yüzleşilmesini; insan hakları, soykırım ve savaş suçlarının cezasız kalmamasını istiyoruz.
-Halkların, gerçeklerin gizlenmemesini, demokrasi, barış ve adalet adına oyalayıcı ve aldatıcı tutumdan vazgeçilmesini istiyoruz.
-Herkesin, korkudan, yoksulluktan, kaygı ve kuşkudan kurtulmasını istiyoruz.
-Kısacası, elini kolunu sallayarak özgürce dolaşabileceği bir Türkiye istiyoruz.
Köln’ün tanınmış gruplarından olan Sanat Atölyesi Müzik Grubu’nun müzik sunumlarından sonra sahne alan Bajar Grubuyla gece doruk noktasına ulaştı. İlk albümleri Nêzbe’nin ardından, ikinci albümü ‘Hoşgeldin / B’xêr hatî’ ile Türkiye’de rock alanında dikkatleri üzerlerine çekmesini bilmiş olan Bajar, söyledikleri parçalarla geceye katılanlara müzik ziyafeti verdiler.
Gece, Işılay Karagöz ve Akın Birdal’a insan hakları mücadelesinde vermiş oldukları katkı ve desteklerinden dolayı verilen plakatlarla sone erdi.
İlhami Yazgan- Köln
782 kez okundu.