Avrupa Sürgünler Meclisi Frankfurt’ta toplandı. 15 Aralık 2012 tarihinde 120 kurucu üyenin katılımı ile ilk kez bir araya gelen Avrupa’daki sürgünler, 1 Aralık 2103 tarihindeki Köln’de birinci kongresini yapmıştı. Kısa adı ASM olan, Avrupa Sürgünler Meclisi, 28 Haziran Cumartesi günü Saalbau Gallus’taki toplantıda, geleceğe yönelik çalışmaları ve kurumsallaşma ( dernek) için bir dizi kararlar aldı. Bugüne kadar Avrupa’nın dört kentinde tanıtım toplantıları düzenleyen sürgünler, geçmişe kıyasla, daha emin adımlarla yürüyeceğiz mesajı verdi.
Adil Yiğit / Frankfurt
AVRUPA’DA SÜRGÜNLER MECLİSİ FRANKFURT’TA TOPLANDI
İki gün devam eden toplantılar sonrası, Hukuk ve Arşiv Bürosu oluşturularak, Avrupa ülkelerinde sayısı 400’e varan ve İnterpol tarafından ikinci bir ülkeye giriş yaptıklarında 90 günlere kadar gözaltılar yaşayan siyasi sürgünlerin, senelerdir bir havuzda toplayamadıkları hukuki bilgileri ve maddi olarak ödenemeyecek ölçekteki sanatsal, siyasal ve arşivsel değerlerine sahip çıkılması kararı alındı.
Hukuk Bürosu‘na Av.Ahmet Fazıl, Leman Stehn ve Süleyman Şahin, Arşiv ve Araştırma Bürosu’na ise, Engin Erkiner ile Kazım Mete seçildi. 13 Eylül 2014 tarihinde Paris’te Panel düzenlenecek. 12 Eylül’ün devam eden uygulamaları ve uluslararası alandaki yargılanması içerikli panel sonrası, Ahmet kaya ve Yılmaz Güney’in mezarı kitlesel bir katılımla ziyaret edilecek.
SÜRGÜNLERDEN YENİ KARARLARLA MÜCADELEYE DEVAM MESAJI
Devrim ve demokrasi mücadelesinde kaybedilen sürgünler anısına, bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan toplantıda, „12 Eylül’ün kıyımı ve yasaları, uygulamalarıyla devam ediyor“ içerikli sunumu, Yayın Kurulu Üyesi Esma Uzun Güneş yaptı. Divan Kurulu’na Teslim Töre, Mahmut Özkan ve Ganime Gülmez`in seçilmesinin ardından, taslak olarak hazırlanan gündem maddeleri, Meclisin onayına sunularak öneri ve eklerle kabul edildi.
Avrupa Sürgünler Meclisi genel olağan toplantısında en yaşlı üye (76), uzun bir dönem devrimci bir partinin genel sekreterliğini yapmış, Divan Başkanı Teslim Töre’nin yaptığı kısa konuşma, dikkatle dinlendi.
TESLİM TÖRE: SÜRGÜNLÜK İNSANLIK SORUNUDUR
Aramızdaki ‚ en genç üyemiz‘ diye tanıtılan Teslim Töre, konuşmasında şunları belirtti:”Biz sürgünler sorununu sadece sürgünde yaşayanların veya belli bir grubun sorunu olarak değil, insanlık sorunu olarak ele alıyoruz. Geleceğe yönelik çalışmalarımızın başarıyla devam etmesi için sürgün olan herkese ulaşılabilmeliyiz. Farklı düşüncelere sahip olsak dahi, geçmiş sekterliklerimizin arınarak,olumlu yanlarımızı öne çıkartarak, biraraya gelmeliyiz.“ Konuşmasında sanatın mücadeledeki, önemine de değinen Töre, „sanatı siyasetle birleştirmeliyiz” açıklamasında bulundu.
SANATI SİYASETLE BİRLEŞTİRMELİYİZ
Töre, Filistin direniş mücadelesinden verdiği bir örnekle konuşmasını şu şekilde devam ettirdi. “Sürgünlük koşullarında üretgen olmalıyız. Filistin’de kaldığım yıllarda direniş mücadelesinde sanatla siyasetin, resimin ve karikatürün hemen birçok alanda nasıl iç içe geçtiğini ve mücadeleye sunduğu desteğin, güzel örneklerine tanık oldum. Her alanda geleceğe, çocuklarımıza ve torunlarımıza iyi örnekler bırakalım” dedi ve Avusturalya’da yaşayan devrimci ressam Muzaffer Oruçoğlu’nu buna örnek olarak gösterdi.
Aralarında Avrupa Sürgünler Meclisi Almanya, Avusturya, Hollanda, İsviçre ve Fransa üyelerinin bulunduğu toplantıda, Divan Üyesi Mahmut Özkan, katılımın daha önceki toplantılara kıyasla az olmasını eleştiren bir konuşma yaptı.
MAHMUT ÖZKAN: BİRBİRİMİZİ RENKLERİMİZLE KABUL EDELİM
Özkan’ın, “Bugün birçok kurucu üyemizin herhangi bir sebeple de olsa aramızda olmaması, temel görevlerimizin hayata geçmesine engel değildir. Avrupa’da sayıları onbinlerle ifade edilen sürgünlerin direniş ruhunun, bugün aramızda olduğunun bilinciyle, geleceğe güvenle bakıyoruz. Buraya gelmeden önce görüştüğüm bazı arkadaşlar oradan bir şey çıkar mı ? diye sordular. Umutsuz olmayalım ve bir birimizi renklerimizle kabul edelim. Geçen 1,5 yılda az yol katetmedik” içerikli konuşması, dikkatle dinlendi.
Yürütme Kurulu raporu YK eş sözcüsü Metin Ayçiçek ise, geçmişe yönelik eleştirel bir konuşma yaptı: Ayçiçek şunları ifade etti :”Yapılan toplantılarda çok şey öğrendik. Ufkumuzu açan eleştiriler ve öneriler aldık. İlk kuruluşumuzda sürgünlük kavramı net değildi. 12 Eylül sürgünleri demiştik. Bugün Avrupa Sürgünler Meclisi olarak faaliyetlerimizi devam ettirmekteyiz. Bazen boyumuzu aşan işlere de giriştik ” açıklaması ise, bir özeleştiri olarak değerlendirildi.
ENVER KARAGÖZ KAMPANYASI BEKLENEN DÜZEYDE GEÇMEDİ
Türkiye’de ağır işkenceler sonrası, kaynar su dökülerek ses telleri tahriş edilen ve gırtlak kanserine yakalanan, devrimci öğretmen Enver Karagöz ile yapılan kampanya çalışmasını buna örnek gösterdi. Ayçiçek şunları belirtti: „Kampanya beklendiği gibi yürümedi. Tasarlanan dayanışma gecesi (bizden kaynaklanmasa da) yapılmadı. Artvin’de işkence gördüğü kışlaya ve yaşamını kaybettiği Köln’de bir yere adının verilmesi çabalarımız, yetersiz kaldı” dedi.
„ Yürütme Kurulu’nun en büyük zaafının meclis üyeleri ve genel kamuoyuna yönelik bilgilendirme çabalarındaki yetersizliğidir. Çalışmalara katılımın doğru organize edilememesinden kaynaklı olarak, çalışmada elde edilen üretkenliğin beklenenin altında olması durumları yaşanmaktadır. Medya Grubumuza yazı desteğinin yeterli olmaması hem Yürütme Kurulu’nun hem de Meclis’imizin ortak eksikliğidir. Mali kaynaklar yaratılamadığı için çalışmalara katılım her zaman mümkün olmamaktadır. Gerekli bürolarımızı henüz oluşturamadık. Ama bu eksikliği burada doğrudan Meclis’in katkısını alarak çözümlemek istiyoruz.“
SÜRGÜNLERİN TEK TEK ÜLKEYE DÖNÜŞLERİ ÜZERİNE…
Son yıllarda sürgünlerin kendi olanaklarını değerlendirerek ülkeye döndüklerini izlemekteyiz. ( Günay Aslan örneği verildi)Bu elbette her bireyin en doğal ve insani hakkıdır. Hiç kimse böyle bir çabayı küçümsememeli, aşağılamamalı, suçlamamalıdır. Ama bu tür bireysel çabalarımızı, “kişi üzerinde psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak büyük tahripler yapan sürgünlük olgusunun, bunu gerçekleştiren bütün uygulama türleriyle ortadan kaldırılması” amacından da koparmamalıdır. Zira sürgünlük sorununun, tek tek bireylerin kendi çabalarıyla kökten çözülebilmesi mümkün değildir. Bunun için, bu tür uygulamaların olduğu ülkelerde ve sürgün yaşam alanlarında ciddi bir insan hakları ve demokrasi mücadelesini birlikte, ortak bir mücadele ile vermek gerekir. „
SÜRGÜNLERİN TARTIŞMASINDAN KISA NOTLAR………..
Ufuk Karakaya: İnternet ve Faceboo’u Fazla Abartmayalım
Konuşmalar esnasında Medya Grubuna yapılan eleştirilere yönelik söz alan Ufuk Karakaya ise, şunları kaydetti: „İnternet, facebook olayını fazla abartmayalım. Sürgünleri sanal dünyadan örgütleriz, yanılgısına düşmeyelim. Örgütlenme ayağı topal ve aksak olmuş ve gereken işlerlik kazandırılmamıştır.Bu, hepimizin eksikliğidir. Avrupa’da çok fazla yazar varken, siteye neden yeterli yazı gelmiyor diye, birlikte kafa yormalıyız“ dedi.
Arşiv ve Araştırma Bürosu‘na seçilen Engin Erkiner: İşi Bilenlerle İş Yapamak Gereki
Toplantıya katılımın az olmasına yönelik olarak Erginer şunları kaydetti: „Bu sayı yeter. Daha fazla sayı beklemeyin. Hukuken başarı gerekir. İşi bilen insanlarla iş yapmak gerekir. 12 Eylül sonrası sürgünlük olayı büyük bir başarısızlık tarihidir. 30 yıl sonra dahi, yaşadığı ülkeye ve sorunlara bu kadar yabancı kalınıyorsa, üzerine düşünülmelidir.“
Ganime Gülmez: ‘Devletin Baskısı Sonucu’ Yazılsın
Sürgünlüğün tarifi bölümünde, ‘hangi gerekçelerle olursa olsun’ bölümüne eleştiride bulunarak, ‘o bölümün silinerek, devletin baskısı sonucu yazılmalıdır’ önerisinde bulundu.
Yayın Kurulu Üyesi Selma Metin: Köşe yazılarını değişik dillere çeviremedik. Kendi aramızda kollektif ilişki kurup, fazla yol alamadık.
Enver Toksoy: Örgütlenme konusunda yetersizlikler var. Çalışmalardan her yerde olduğu gibi, kendi aramızda da kaçanlar var. Barış süreci sürgünler olmadan sürmez. 12 Eylül yargılanmasında bizler neler yaptık? Kılıçdaroğlu Köln’de Alevilerle görüşmeler yaptı. Sürgünlerle de görüşmek istediği haberini aldık…
Süleyman Şahin: Yazarlar Sınırlandırılmalı
Sitedeki yazarların yazıları daha güncel hale getirilmeli. Yazılar 15 veya en geç 30 gün içinde yenilenmeli. Sol çevrelerde yazı yazmamak hastalığı var. Motivasyon eksikliği var. Aldığı görevi yerine getirmek, yeterlilik isteyen bir olay değildir. Sorumluluk bilinciyle ilgilidir.
Mustafa…
Eski olumsuzlukları bırakalım diyerek, burjuvazinin sıkça başvurduğu baskı ve basınca kendi platformumuzda destek vermeyelim. Konuşmalarda sekter ve kabul edilmeyecek bir davranış varsa, genel tablo çizmeden gerekirse isim verilerek karşı çıkalım.
Hasan Aksu: Paris’te yapılacak Panel’e yönelik ikircimler için şunu kaydetti. Paris’te fazlasıyla sürgün potansiyeli var.Önemli olan ilk adımı atabilmemizdir. ASM’in hedef ve taleplerini kamuoyuna doğru anlatırsak, her alanda destek göreceğimize inanıyorum.
1523 kez okundu.
Merhaba dostlar.Surgunluk kavramini pek begenmesemde yaptiginiz calismalari zaman zaman buradan izliyor ve meclisteki bazilarinizi zaten taniyorum.Aslinda niyet olarak bastan beri bu calismanin icinde yer almak istesemde bazi ozel durumlaradan ve is hayatim bakimindan aranizda olamadim.Ikircikli olarak yaklasim gosterdiginiz Paris toplantiniza bir Pariste yasiyan dostunuz yada her nederseniz deyin yada adlandirin dayanisma icinde olmak isterim.Belki dunlerde olmadi ama en azindan burdaki dusundugunuz calismalarda aranizda olmak isterim saygilarimla.