Soma’daki kömür madeninde ölü sayısı bu yazı yazıldığı sırada 245 idi ve artması kuvvetle muhtemel görünüyor.
Bu bir iş kazası mıdır?
Evet öyledir, ama dünyada ender rastlanan iş kazalarından…
Çünkü hiçbir iş kazasında –o da şimdilik- 245 kişi ölmez…
Soma’daki maden ocağı yılda iki kere iş sağlığı yönünden denetlenirmiş…
Son denetimde de “Birinci sınıf işyeri” olarak değerlendirilmiş…
Düşünün, birinci sınıf denilen iş yerinde en az 245 kişi hayatını kaybediyor.
Maden ocakları sadece Türkiye’de bulunmuyor. Birçok ülkede yeraltından maden çıkarılıyor ve buralarda bazen ölümle biten kazalar da oluyor.
Bir maden ocağında şu veya bu nedenle (yangın çıkabilir, grizu patlaması olabilir ya da göçük olabilir) bir kaza olduğu zaman, normal olarak ocağın ve çalışan işçilerin tümü bundan etkilenmez.
Ocak baştan bu durum düşünülerek bölmeli yapılmıştır. Bir bölmede olan diğerini etkilemez.
Ek olarak, kazaya uğrayan işçilerin sığınabilecekleri güvenli bölgeler de vardır yerin birkaç yüz metre altında…
Maden kazalarıyla ilgili gazete haberlerinde bile bunları okuyabilirsiniz.
Soma’daki maden ocağı ise belli ki baştan böyle yapılmamış…
Baştan yapılmayınca da sonradan bu bölümleri eklemek pek mümkün değil…
Yerin birkaç yüz metre altında bir yerde bir şey olunca –madencilik riskli bir çalışmadır- her tarafı etkiliyor.
Başka bir nokta daha var:
Diyelim ki, önceden kimsenin aklına gelmeyen bir şey oldu ve büyük bir kaza gerçekleşti. Bu durumda ne yapılabileceği konusunda insanların önceden hazırlanması, muhtemel beklenmez kazaya karşı tatbikat yapmış olmaları gerekir.
Almanya’da 20 yıl kadar önce büyük bir tren kazası oldu. Hızlı trenin bir tekerleğinin kırılması sonucu tren köprüye çarptı ve 103 kişi hayatını kaybetti.
Kimsenin aklına böyle bir kaza olabileceği önceden gelmemişti.
Trenden yaralı olarak çıkarılan hiç kimse –ağır yaralı bile olsa- ölmedi.
Yaklaşık 400 yolcunun tümü hastanelere taşındı.
Bu tren kazasından sonraki kurtarma çalışmasının ders olarak okutulması söz konusu oldu.
Nasıl olmuştu bu iş?
Kazanın hemen ardından bölge hava trafiğine kapatılır, ordu ve polis helikopterleri devreye girer. Çok sayıda ambulans, itfaiye, hastanelerin alarma geçirilmesi, bütün doktorların göreve çağrılması derken kısa sürede halen yaşayan herkes kurtarılır.
Böyle bir kurtarma çalışmasının önceden pratiği yapılmadan hayata uygulanması mümkün değildir.
Ordu için izin alacaksınız, bölgedeki bütün doktorlara ulaşacaksınız, polis keza öyle… Saatler geçer bunun için…
Önceden uygulaması yapılmış ve her şey hazırlanmış…
Nasıl bir büyük kaza olacağı bilinmiyor, ama olursa diye hazırlanılıyor.
Trenin tekerleklerinin kontrolünde ihmali bulunanlar daha sonra yargılandı.
Bütün hızlı trenler seferden çekildi, tekerlekleri değiştirildi ve ölenlere tazminat ödendi.
Emperyalizm anladık ama dünya devleti de böyle olunuyor.
Sen kendi trenindeki insanın bile kaza anında yardımına koşamıyorsan, böyle şey olmaz…
Türkiye kendisini ancak Ortadoğu ülkelerine dünya devleti olarak yutturabilir…
Soma madeninde belli ki eski teknoloji kullanılıyordu ve üstelik büyük bir kaza anında ne yapılacağı da kesin belli değildi.
Normal olarak madenlerde ve riskli işyerlerinde bu tür kazalar için eğitimli hazır ekipler bulunur.
Kim bununla uğraşacak, kim bunun masrafını üstlenecek!
Geçen yıl ülkede iş kazalarında ölen işçi sayısı 1235 kişi…
Ve ülkede çalışanların sendikalaşma oranı yüzde 10 bile değil…
Ufak tefek bazı şeyleri düzeltmekle hiçbir şey çözülmüyor…
Eski teknolojiyle çalışan bir maden ocağına “birinci sınıf işyeri” diyebilirsiniz…
Türkiye için birinci sınıftır, buna kuşku yok!
Baksanıza her yıl düzenli denetimden geçiyormuş…
Ve bunu yapmayan, yaptırmayan o kadar çok işyeri var ki…
405 kez okundu.