Şivan mivan ve Avrupa’da Sürgünler Kongresi

XWE METİN AYÇİÇEK
aycicek@gmx.net

44

Aslında hepiniz Şivan Perwer ya da Barzani’nin Türkiye ziyaretleri üzerine yazacağımı bekliyorsunuz. Biliyorum bunu.
Hayır, yanıldınız. Ben emeğimi ‘yeniden yana’ ilişkilere yöneltmeyi yeğlerim. Tarih, doğanla, doğacak olan güçle gerçekleştirir yükselerek tırmanan helezoni yürüyüşünü. Ve sadece birer mezar taşıdır tarih yolu üzerinde ölüler. Diriler, mezar taşlarını dikkatli okumalı ama yaşama yenilenen ile birlikte katılmalıdır.
Onlar yol arkadaşlarımın isimleriydi benim için, emek kattıkları sürece insanlığın davasına. Ama özgürlüğün mücadelesi kesintisiz, molasız, arasız sürecek olan bir yürüyüştür her zaman. Ve ‘onlar’ tükettiler kendilerinden önce en kutsal değerlerini, bir bir. Artık isimleri tırnak içinde anılan örneklerden başka bir şey değildir, akademilerde insan üzerine değişim derslerinin anomalisi için. Benimki altını çizmek anlamında “bir çızık” olsun sadece. Zamanımız değerli. Abesle iştigal, işsiz güçsüz biri için elbette anlamlıdır. Oysa bizim ne buna ihtiyacımız var, ne de ayıracak zamanımız. Politikada, iki iktidar Başkanı artı bir müzik duayeninin politik ağırlığının, çoğu zaman kendi fiziksel ağırlıkları kadar bile öneminin olmadığını Diyarbakır konseriyle ölçerek test ettik.
Rojava’ya ağıt yakıp helvasını dağıtmak için Diyarbakır’da buluşanlar, Kürt halkının özgürlük sevdasının ve insana saygısının orantılı tepkisiyle buluştular. Özgürlük sevdası boşalttı meydanları. “Gelmeyin” demediler; “böyle gelmeyin” dediler ölçülü retleriyle. Mesaj açıktı: “Biz sözümüzü Newroz’da Kürt Halk Önderi’nin mesajını dinledikten sonra söyledik. Ve dedik ki barış ve demokrasi hedefimizdir. Ama Rojava, çözüm sürecinin bir eklentisi değil, çözüm hedefinin kendisidir. Ve Rojava’ya ihanet, sadece dört parçada Kürt halkının özgürlük ideallerine karşı işlenmiş bir suç değil, bütün insanlığın özgürleşme mücadelesine yönelik de bir katliam anlamındadır.
Yani artık olmazlarımız yükselmektedir: Aposuz olmaz! PKK’siz olmaz! KCK’siz, HDP’siz olmaz! Rojava’sız olmaz! Rojava’sız hiç olmaz! Anlayana sivnisinek saz, anlamayan salaktır!
***
2013 yılı Aralık ayında Avrupa Sürgünler Platformu adıyla yapılan Kuruluş toplantısının kendi içinden ürettiği Avrupa Sürgünler Meclisi, çalışmalarının bir yılını doldurdu. Esas olarak kendi yapılanmasını netleştirebilme çabalarıyla geçen bu bir yılın sonunda şimdi örgütlenmesini geliştirmek, çalışmalarını yaygınlaştırmak ve geniş kitlelerle sıcak ilişkiler kurarak sürgünlerin örgütlü etkisini siyasal iktidarlara yöneltebilmek amacıyla ilk olağan Kongre’sini gerçekleştiriyor.
Sayın Öcalan’ın “sürece ilişkin kamuoyunun bilgilendirilmesi ve kitlelerin katkısının barış ve demokrasi için kazanımı” amacıyla düzenlediği Konfrans’lardan Brüksel’de yapılan Avrupa Konferansı’nın çalışmalarıyla da paralel alanlarda çalışan; barış, özgürlük ve demokrasi kazanımlarına büyük katkı sunabilme olanağına sahip olan ciddi bir yapılanma olarak Avrupa Sürgünler Meclisi’nin kongresinin günümüzde çok büyük öneme sahip olduğunu söylemeye gerek yok. İnsanlığın barış ve özgürlük bağlamında kazandığı bütün haklara yönelik saldırıların hızla tırmandığırıldığı günümüz dünyasında barışın sesinin daha gür çıkabilmesi için, bu tür var oluşlara omuz vererek yükseltmemiz sadece bir gereklilik değil aynı zamanda bir zorunluluktur. Bu güne kadar ağırlıklı olarak kendi ilişkilerini örmeye yönelik çalışmalar içinde olan sürgünler, artık  kuruluşunu tamamlamış, varlığını güçlendirmiş olarak çıkmak istiyor bu kongresinden.
Sürgünlüğü yaşamakta olan, ya da geçmişte sürgünlük yaşamış ya da sürgünlük alanında hak ve özgürlükler kavgasında yer almak isteyen ya da bu alanda gönüllü çalışma sürdürmek isteyen her demokrat bu kongreye destek sunmalı, üretimine aktif olarak katılmalıdır.
Avrupa Sürgünler Meclisi Yürütme Kurulu, kendi internet sayfasından da yayınladığı “Kongre’ye Davet” metninde şöyle demektedir:
“hangi nedenlerle olursa olsun devletin zulmüne maruz kalmış, işkence görmüş, uzun yıllar zindanlarda tutsak edilmiş ya da yaşamsal tehlikeler içeren bu tür devlet baskıları nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda bırakılmış; bu haksız ve anti demokratik uygulamaları protesto etmek ve bütün insanlığa seslerini duyurabilmek için açlık grevlerinde ve ölüm oruçlarında sağlıklarını kaybetmiş, düşünceleri dolayısıyla takibata uğramış; köyleri boşaltılmış ya da yakılmış, mallarına-mülklerine el konulmuş, dilleri inançları yasaklanmış tüm sürgünleri” ve toplantıyı gözlemlemek için ilgili kurum ya da basın çalışanlarını davet ediyoruz.
Avrupa Sürgünler Meclisi’nin 1. Olağan Kongresi 1 Aralık Pazar günü, saat 12:00’de, Köln’de, (Zehnt Str. 7-11. Mala Kurda e.V.) adresinde gerçekleştirilecektir.
Buluşmak üzere.

512 kez okundu.

Check Also

SÜRGÜNLÜK VE ETNOLOJİ – Engin Erkiner

            Sürgünlükle ilgili incelemeler, bu sürgünlük ülke içinde veya dışında …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir