Ganime Gülmez
‘Ruhi Su bir inançtır, cesarettir… Eğer böylesine adaletsizliğin, zorbalığın, baskının hüküm sürdüğü bir ülkede bunca yıldır ben ille de güzelin, doğrunun savunucusu olacağım ve de bu yolda hiçbir yan sokağa ya da çıkar yoluna sapmadan ilerleyeceğim diyorsa, bu yola soyunmuşsa, büyük bir sabır ve inat sahibi olması lazım insanın.’
20 Eylül 2015 Ruhi Su’nun aramızdan ayrılışının 30.yıldönümü. Onu saygı ve sevgiyle anarken; onu en iyi anlatabileceklerden biri, öğrencisi, sürgünde yaşama veda eden Sümeyra’nın kaleminden dinlemek anlamlı olacaktır.
“Ruhi Su’nun türkü söyleyiş tarzı geçek anlamda bir yeniliktir. Bu yenilik, sanıldığı gibi onun bir opera sanatçısı olarak elinde saz türkü söylemesi değildir. Ayrıca opera sanatçılarının türkü söylemesi de yeni değildir.
Yeni olan, Ruhi Su’nun türküleri, onların değerini düşürmeden ve içlerini boşaltmadan, anlamlarını bozmadan birinci sınıf bir virtüozite ile bir sanat eserine dönüştürmesidir. Schubert veya Schumann’ın Lied’leri ne ise Ruhi Su’nun türküleri de odur aslında.
***
Ruhi Su’nun türküleri ele alışı son derece özgün bir yeniden yaratma eylemidir. Bu yaratı devrimci bir karakterdedir.
Ruhi Su’nun kendine özgü bir söyleyişi vardır. Ruhi Su’nun hayranlarını büyüleyen bu tılsım, onun beğenisidir. Bu beğeni düzeyi sadece eğitilmiş ber ses, müzik bilgisi ve kültürü ile açıklanamaz. Bu güzellik anlayışının bunlardan başka pek çok bileşeni vardır.
Sanatçının insan olarak verileri, biriktirdikleri, dünya görüşü, insan sevgisi vb. Ruhi Su’nun sunduğu güzel karşısında doğal olarak, tüm sanat ve edebiyat ürünleri karşısında olduğu gibi, onunla karşılaşan dinleyici topluluğu da hem toplu, hem de bireysel olarak bilinçli ve bilinçsiz edinilmiş bir zevk dünyası sınırları içinde bir etkilenme ile karşı karşıyadır.
Ruhi Su’yu daha ilk dinleyişte hayranları arasına katılmamak için, ya duyarsız, ya kötü niyetli ve hesaplı, ya da önyargılı olmak gerekir. Ülkemizin ileri gelen pek çok aydını, yazarı, sanatçısı da Ruhi Su’yu anlamış, onun yarattığı ‘güzel’in değerini tanımışlardır.
***
Ruhi Su’nun türkülerinin dünyasında her birey, insanlığın en eski ve hiç eskimeyen özlemini, her gün daha çok insanlaşma özlemini, yüreği kabararak her seferinde yeniden duyar; daha çok ve çıkarsız sevmeye, kurdun kuşun, havanın, toprağın, suyun ve insanın uyum ve kardeşliğinin koruyucusu ve sanatçısı olma onurunu taşımaya aday olur.
Bu soylu özlemlerin önündeki engelleri yıkıp devirmek için gücü, cesareti ve umudunu da, insan, yine Ruhi Su’nun türkülerinin dünyasında bulur.
Halkın yüzyıllardır üstüne indirilen karanlığı biraz olsun aralamak, acılara, ölümlere, kıyımlara karşı koyabilmek için türkülere dayanışını anlar. Halkı anlar ve onunla bütünleşir, bir olur insanlar.
***
Ruhi Su, hem çok büyük bir sanatçı, hem de öğretmen idi. O, her zaman yalnızca türküleri söylemek ve sevdirmekle kalmadı. O’nu seven insanlara, dostlarına belli bir zevki ve bilinci ulaştırmayı ve onlarla paylaşmayı da gerçekleştirmiş bir sanatçı idi. Hemen her dönemde, O’nun bir korosu, en azından, her hafta evinde türküler söylediği dostları olmuştur. O’nunla birlikte çalıştığım sırada bunu ben de yakından izledim. Ruhi Su, bulunduğu her yerde, sanatını onunla birlikte savunan insanlar yaratmıştır.
Bana göre, bu insanların hepsi O’nun öğrencileridir. Ama Ruhi Su’nun açtığı okulun öğrencisi olmak tabii daha başka bir şey. O’nun yarattığı sanat okulunun öğrencisi olmak için, o işi yapmak ve yaparken de Ruhi Su’nun geliştirdiği estetik kuralların bilincinde olmak ve kuralları uygulamak olanaklarına sahip olmak gerek…
***
Ruhi Su, besteciliğin, bu işin, bilimi ile donatılmış insanlara ait olduğunu defalarca yineledi, ama onu sevenlerin ve dinleyicilerinin beklentilerini ve isteklerini de karşılıksız bırakmadı.
Halk ozanı geleneği içinde, modern bir halk ozanı olarak, kendi yazdığı sözleri ve birçok şairimizin türkülerini de besteledi. Bunu da pek çok besteciye örnek olacak bir etkinlikte yaptı.
O’nun yaptığı bestelerde müzik, söze hizmet etme, onun anlamını güçlendirme işlevindedir. Ve bence sözlü müzikte de müziğin işlevi bu olmalıdır. Ülkemizde, ne yazık ki ‘aranjman’ söyleme modası yıllarından kalma kötü bir alışkanlık süregidiyor. Söz bilgisine hiç başvurulmuyor. Cümlenin durakları, sözün vurgusu ve müziği hesaba katılmadan müzik yazılıyor. Sözler müziğe uyduruluyor. Bir melodi tek başına, sözsüz olarak, güzel olabilir, ama melodinin de bir vurgusu ve durağı vardır, bunlar sözün vurgu ve durakları ile bağdaşmadığında gülünç sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
***
Ruhi Su bir cesarettir, bir inançtır. Tüm baskılara ve engellemelere rağmen ezilen, horlanan halkın yüce insancıl değerlerinin ve adil bir dünya özleminin savunucusu olmuştur, sanatında. Bu yanıyla da Ruhi Su örnek bir kişiliktir.
Ayrıca Ruhi Su son elli yıllık müzik dünyamızı derinden etkilemiştir. Ben ona inanıyorum ki, müzik yapan herkes artık Ruhi Su örneği ile karşılaştırılmak durumundadır. Ruhi Su müzik dünyamızda bir ölçüttür.
Şuna inanıyorum ki, bir gün ülkemizde, Ruhi Su’yu tüm yönleriyle değerlendirecek bir Ruhi Su Enstitüsü kurulacaktır. Böylece O’nun sanatı tüm halkın malı olacaktır.
***
Ruhi Su’nun sanatı kalıcıdır. Bugün piyasa’da yaygın olan pek çok ‘sanat ürünü’ yarın unutulup gidecektir. Ama Türkiye halkının kültürüne gerçek bir katkıda bulunmuş olan Ruhi Su’nun sanatı bizlerden sonraki nesillere de kalacaktır. Ruhi Su bu anlamda bir okuldur. Ruhi Su, Türkçe şarkı söylemenin estetik kuralları konusunda bir okuldur. Bir gerçek sanatçı (hangi sanat dalında olursa olsun) halkın kültür değerlerine nasıl yaklaşacak, bu anlamda bir okuldur. Bunları daha da çoğaltmak ve ayrıntılandırmak müzik bilimcilerimizin işi olmalıdır.
***
Evet, belki Ruhi Su’dan özde şunu öğrendim: Büyük bir sabır ve direnç sahibi olmalı insan. Eğer böylesine adaletsizliğin, zorbalığın, baskının hüküm sürdüğü bir ülkede bunca yıldır ben ille de güzelin, doğrunun savunucusu olacağım ve de bu yola hiçbir yan sokağa ya da çıkar yoluna sapmadan ilerleyeceğim diyorsa, bu yola soyunmuşsa, büyük bir sabır ve inat sahibi olması lazım insanın. Bakıyorum da özel çıkarlar yolunda insanlar her şeyin sömürüsünü yapabiliyorlar.”
————————
Avrupa ve Türkiye’de Yazın Dergisi’nin, Eylül 2000’de yayınlanan 92.sayısından alınan bu yazı; “Ruhi Su Üzerine” başlığıyla Hasan Çakır tarafından derlenip, yayına sunulmuştur.
404 kez okundu.