Karanlık bir dönemin izlerini; 12 Mart`ı unutmayalım! / Hasan Aksu

 

kose_yazisiHASAN AKSU | 17-03-2013 |Türkiye tarihine kara bir leke olarak gecen; “12mart muhtırası”, yarı-askeri faşist bir darbe idi. Parlamento ahırını fes etmeyip kendi egemenliği altına aldı. Parlamenter faşizmi ordu erkiyle kuvvetlendirip yari askeri parlamenter faşizmi devreye soktu.  Komprador patronların, toprak ağalarının, tefeci-tüccarların ve emperyalist devletlerin menfaatlerinin daha iyi korunması için faşist ordu devreye sokuldu. Parlamentonun tüm işlevleri denetim altına alındı. Kısmi demokratik hak ve özgürlükler tümden gasp edildi. Postalların kanlı, kirli faşist izleri ülkenin dört bir yanına ulaştı Türkiye halklarına kan kusturuldu. Varolan tüm devrimci demokratik, ilerici kuruluşlar kapatıldı.   Döneme damgasını vuran Dev-Genç ve MDD’ciler tektek ve topluca tutuklandılar. Ağır işkencelere mahuruz kaldılar. Türkiye sol’una riayet etmiş Kemalist ideoloji”, Türk ordusuna umutla bakma, ordudan ilerci reformumlar bekleme”, hatta “ordu-gençlik el ele, demokratik devrime “sloganları atılıyordu. Öyle ki Dev-Genc’e egemen olan düşünce, bildiriler çıkararak “ordunun yapacağı ilerici reformları destekleriz” deniyordu. Bu, milliyetçi-şoven faşist nitelikli ordunun özünü anlayamamak veya Marksizm-Leninizim adına devlet tahlilini revize etmekti. Mihri Belli, Behice Boran, H.Kıvılcımlı, M.A.Aybar, D. Perincek, TKP vb yukarıda belirttiğim kurumlarda ideolojik etkinliklere sahiptiler. THKP-C ve THKO’nun buralardan etkilenmemesi mümkün değildi. Daha ileri gidilirse eğer; ”orduda beklenen ilerci reformlara destek veririz” bildirgesine Mahirler ve H.İnan, D.Gezmiş’te onay vermiştirler. Çünkü Mahirin veya H.İnan’in onay vermeyeceği bir Dev-Genç bildirisinin yayınlanması mümkün değildir. Özellikle Mahir’in onayı alınmadan bildirinin yayınlanması mümkün değildir.

“Ordunun muhtırasını bakliyelim belki ilerici subayların muhtırasıdır” mantığıyla ele  alan çokça örnek verilebilir. Bir darbeci subayın; “bana bin Dev-Genç’li verin Ankara’yi alayım” teklifi Türkiye solunun ne durumda olduğunu bize açıkça anlatıyor.    “Bekle-gör” mantığı Deniz’leri –Mahir’leri hazırlıksız yakalanma yanılgısına düşürmüştü. Bu yanılgının asil sebebi Kemalizm’in ilerici anti emperyalist görülmesiydi. Yani devlet erkini elinde tutan “Kemalistlerden bize zarar gelmez” iyimser, çıkarcı yaklaşım öne çıkıyordu. Aslında oportünistçe bir tahlildi.  Kemalist ordu çok geçmeden faşist dişlerini gösterecek; Mahir. Deniz, H.İnan  ve arkadaşları geçte olsa gerçeğe yakın tavır alarak devrimci savaşı esas alacaklardı.

Türkiye devrimci hareketinde iki eğilim ortaya çıkıyordu: Birinci görüş devrimin savaşarak kazanılacağı, ikinci görüş ise; teslimiyetçi, parlamenterist, pasifist görüşleri ifade ediyordu. İkinci görüş tamamen düzen içinde, yasalara uygun yasal örgütlenmeyi, çalışmayı öneriyordu.  THKP-C ve THKO ihtilalci çizgiyi temsil edeceklerdi.   1972’nin başlarında  İ.Kaypakkaya PDA diğer adıyla Aydınlık revizyonizmiyle tüm bağlarını kopararak uzun suredir kurmayı düşündüğü, programını uzun tartışmalar sonucu netleştirdiği TKP/M-L yi kurdu. D.Perincek gibi revizyonizmin ideologu, Kemalizm hayranı sosyal şoven, ırkçı bir zatla her alanda ideolojik, siyasi, örgütsel tartışma yürüttü. Türkiye tarihinde Kemalist ideolojiye her yönlü baş kaldırdı.  Perincek’le girdiği ideolojik hesaplaşma ayni zamanda tüm Türkiye sol’uyla da hesaplaşmayı içeriyordu. Kaypakkaya; Kemalizm, Milli mesele, Faşizmin tahlili, Devlet ve Devletin niteliği, yari sömürge-yarı-feodal ülkelerde ve ülkemizde devrimin yolu, karakteri, niteliği konularında açık net belirlemelerde bulundu. Kemalist devleti karşısına-hedefine alıyor nasıl yıkılacağını belirliyordu.  Türk şovenizminin her türlüsünün bağrına Marksizm-Leninizm-Maoizm hançerini vuruyordu. Yasamanın, yürütmenin, yargının devletin bütününü oluşturduğunu önemle vurguluyordu. Birini diğerinden ayıramayacağımızı, her defasında açıklıyordu. Öyle ki Kemalist devletin bütün kurumlarıyla ırkçı-şoven katliamcı özellik taşıdığını söylüyor, deşifre ediyordu.     Kürtlerin ayrı bir ulus olduğunu önemle vurgulayıp çözüm öneriyordu. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etmede dahil Marksist önermeler sunuyordu. Bu bazda Şeh Seyid isyanının niteliğine, karakterine bakmadan destek veriyordu. Hakli bir istem olduğunda dolayı şartsız koşulsuz destekliyordu. Dersimde alevi Kürtlerin Kemalist devletin zulmüne başkaldırısını savunuyor, sahiplenip 80 bin civarında Dersim’linin katlini deşifre ediyordu. Hesabinin sorulma sorumluluğunu teredutsuz savunuyordu. Ermeni soykırımını; birbucuk milyon Ermeni’nin katlini kınıyor, deşifre ediyordu. Aynı  zamanda yapılan bu katliamın tarihi bir haksizlik olduğunu vurgulayıp  kınıyordu. Türkiye solunun Kürt sorununda ve Ermeni sorununda şovenist, ırkçı bir tutum takındığını aşikar ediyordu. Şefik Hüsnü TKPsi dahil bilumum solun şoven Kemalizm’den etkilendiğini ortaya çıkarıyordu.    Türkiye devrimci hareketinin devrimci ve komünist önderleri Mahir, Deniz ve İ.Kaypakkaya 12 Mart faşizmi tarafından kurşuna dizildiler,  idam edildiler, işkence hanelerde katledildiler.  Bugün dahi Mahir’lerin Deniz’lerin ve komünist bilge, Diyarbakır zindanlarını aydınlatan meşale Kaypakkaya yoldaşın yerleri doldurulamadı. 12mart faşizmini 42.yılında nefretle kınıyorum. Bu vesile ile, 12mart faşizminin tüm mağdurlarını anıyorum. 42 yıl geçti ama karanlık bir dönemin izleri bizlerle yaşıyor. Unutmadık. Unutmayacağız…(HASAN AKSU )

648 kez okundu.

Check Also

YILMAZ GÜNEY’İ 36 YIL ÖNCE SÜRGÜNDE KAYBETMİŞTİK- Doğan Özgüden

BÜYÜK SİNEMA USTASI VE SOL MÜCADELE İNSANI YILMAZ GÜNEY’İ 36 YIL ÖNCE SÜRGÜNDE KAYBETMİŞTİK Tam …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir