Charlie Hebdo dergisine yönelik yapılan gerici saldırıyı kınıyoruz

Stu00E9phane-Charbonnier-300x160

7 Ocak 2015 de Charlie Hebdo dergisine yönelik vahşi saldırı sonucu 12 kişi yaşamını yitirdi. Avrupa Sürgünler Meclisi Yayın Kurulu olarak, Charlie Hebdo dergisine yönelik yapılan gerici saldırıyı kınıyor ve özgür yazan, özgür çizen, özgür düşünen tüm basın emekçilerinin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz!

Bu katliam ile birlikte, tıpkı 11 Eylül ikiz kuleler saldırısı sonrası olduğu gibi, Fransa başta olmak üzere, tüm Avrupa’da faşizan içerikli terörle mücadele adı altında ‘yeni güvenlik’ yasalarının da yürürlüğe koyulacağı bir süreci birlikte getirecektir. Çıkartılacak yasalarla özgürlükler budanacak, bu yasalardan en çok gene sürgünler ve göçmenler etkilenecektir.

Charlie Hebdo dergisinin yayın yönetmeni Stephane Charbonnier söylediği “Diz çökerek yaşamaktansa dimdik ölmeyi tercih ederim” sözü önemli bir yerde durmaktadır.

Katliamı HDP, ATiK, AABF, DİDF, ABDEM gibi demokratik örgütler  kınayan/lanetleyen açıklamalar yayınladılar.

ASM Yayın Kurulu olarak elimize ulaşan açıklamalardan birisini  siz izleyicilerimizle paylaşıyoruz.

___________________________________________________________________________

Paris (Charlie Hebdo) katliamı: Faşizmin ayak sesleri…

7 Ocak 2015 de Charlie Hebdo dergisine yönelik vahşi saldırıda, bu bildirinin yazıldığı saatte 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 4 de ağır yaralı olduğu bildiriliyordu. Bu saldırı, eleştiriye tahammülsüzlüğün, kaba vahşetin, özgür düşünceye düşmanlığın son tezahürlerinden biridir. Sadece bu veçhesi itibariyle bile mutlaka lânetlenmesi gerekir ve şiddetle lânetliyoruz.

Lâkin, bu vahşi katliam, sadece düşünce/ifade özgürlüğünü angaje eden bir şey de değildir. Baskıyı artırmanın, özgürlükleri bastırmanın ve faşizmi tırmandırmanın vesilesi yapılacaktır. XXI’inci yüzyılın ilk on yıllarında da kapitalist dünya sistemi, XX. yüz yılın ilk on yıllarında olduğu gibi “sıkışmış” bulunuyor. Çatışmaları, düşmanlıkları tırmandırmak için her fırsatı değerlendirmek isteyeceklerdir. Dolasıyla bilinçli-bilinçsiz –planlı-plansız  bir gidişin başlangıcıdır… Fransız, İngiliz, Belçika, vb. bir kısım Batı Avrupa ülkesi hükümetleri: “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” mantığıyla, hem kendi “teröristlerinden” kurtulmak ve hem de Suriye rejimini çökertmek amacıyla önce ‘politik İslamcı savaşçıların’ Suriye’ye gidişini özendirdiler, sonra da sözde ‘İŞİD’le mücadele söylemiyle, onları düşman ilan ettiler… Şimdilerde de fanatik “İslamcı” teröristlerle savaşıyormuş gibi yapıp onlara “ yararlı düşman” muamelesi yapıyorlar… Oysa, Suriye’de, Irak’da,  Libya’da, vb. teröristleri desteklemenin karşılığı, maalesef Charlie Hebdo katliamı olarak geri dönmüş gibi görünüyor….

Dolayısıyla, bu katliamda Fransız hükümetinin vebali büyüktür… Rejimin basiretsizliği çok değerli karikatüristlerin hayatına mâl olmuştur. Bu saldırı,  Avrupa’da islamofobiyi tetikleyecek, pusuda bekleyen faşist unsurların elini güçlendirecek ve bunun sonucunda da Avrupa’daki göçmen işçilere yönelik ayrımcılığı, düşmanlığı ve şiddeti tırmandıracaktır. Bu durumda yapılması gereken, faşist yükselişi durdurmak amacıyla, olup-bitenleri teşhir etmek, özgürlükleri, demokratik değerleri savunmak ve korumak amacıyla ayağa kalkmaktır…

İslamofobiden şikayet edenlerin bu tür katliamlar ve cinayetlerle gerçekten yüzleşebilmeleri, “gerçek İslam bu değil” söyleminin ötesine geçerek, radikal bir özeleştiri ve XXI’inci yüzyılın gerektirdiği sekülarizm anlayışına ulaşmayı, ikircikli olmayan bir özeleştiri yapabilmeyi gerekiyor. Aksi halde dinci fanatizm girdabına sürüklenmek kaçınılmazdır. Unutmamalıdır ki, din de son tahlilde bir ideolojidir… İkincisi, bu dinci katillerin  gerçekten hangi gerici, insanlık düşmanı güç ve iktidar odaklarından beslendiklerini, hangi desteklerle insanlık suçu işlediklerini de gözden uzak tutmamak gerekiyor…

Biz aşağıda imzası bulunanlar, bu katliamı şiddetle lânetliyoruz zira bu, insan varlığına, insan haysiyetine, özgürlüğe, demokrasiye yönelik bir saldırıdır. Ve herkesi olup-bitenlere dair dikkatli ve duyarlı olmaya davet ediyoruz. Aksi halde olup-bitenlere seyirci kalarak şeylerin seyrini değiştirmek mümkün değildir…

Abud Can

Adil Okay

Adnan Genç

Attila Tuygan

Baskın Oran

Betül Tanbay

Bülent Tekin

Celal İnal

Cennet Bilek

Doğan Özgüden

Eflan Topaloğlu

Erkan Metin

Ertuğrul Gümüş

Fikret Başkaya

Haldun Açıksözlü

İbrahim Seven

İnci Tuğsavul

İsmail Beşikçi

Mahmut Konuk

Murad Mıhçı

Mustafa Güneş

Muzaffer Erdoğdu

Nadya Uygun

Nivart Bakırcıoğlu

Pınar Ömeroğlu

Ramazan Gezgin

Sabahattin Şerif

Sait Çetinoğlu

Sennur Baybuğa

Serdar Koçman

Ufuk Uras

Yalçın Ergündoğan

Zeynep Tanbay

415 kez okundu.

Check Also

SÜRGÜNLÜK VE ETNOLOJİ – Engin Erkiner

            Sürgünlükle ilgili incelemeler, bu sürgünlük ülke içinde veya dışında …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir