BU İNSANLAR NE OLACAK?

engin1-242x300Engin Erkiner

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yapılan anlaşma uyarınca 20 Mart tarihinden sonra Yunanistan’a kaçak olarak gelenler Türkiye’ye gönderilmeye başlandı. İlk gün 260 kadar kişi geri gönderilirken, kalan 5000 civarında kişinin mülteci başvurusu yapması nedeniyle hemen geri gönderilmeleri söz konusu değil. Başvuruların hızlı ve bilindiği üzere gelişigüzel değerlendirilmesi sonucu bu insanların büyük bölümünün de Türkiye’ye gönderilmesi bekleniyor.

İlk gönderilenler Pakistan, Bangladeş, İran, Afganistan ve Fas’tan gelenlerdi. Aralarında sadece iki Suriyeli bulunuyordu.

Türkiye’de OECD ülkeleri dışından gelenler için iltica hakkı bulunmuyor. Bu insanların değil iltica etmesi, bunun için başvuruda bulunması bile mümkün değildir. Mültecileri bu şartlardaki bir ülkeye geri göndermek uluslararası mültecilik anlaşmasının ihlalinden başka şey değildir.

Türkiye’de resmi rakamlara göre 2,8 Milyon Suriyeli mülteci bulunuyor. Bunlara Afganistan, Irak, İran, Pakistan ve Afrika ülkelerinden gelenler de katılırsa sayı üç milyonu geçiyor. Gerçek rakamların daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye bir bölüm Suriyeli mülteciyi zorla Suriye’ye sınır dışı etmiş durumda, önümüzdeki günlerde bu işlem devam edebilir ama ne olursa olsun en az iki milyon Suriyelinin burada kalacağı söylenebilir.

Bu insanların büyük bölümünün Suriye’ye dönmesi söz konusu değil çünkü hem savaş hafiflemiş olmakla birlikte sürüyor hem de her taraf yıkıldığı için dönülecek ülke kalmadı denilebilir.

Çok sayıda Suriyeli Türkiye’yi geçici olarak kalınacak bir yer olarak görüyor ve bir süre sonra bir yolunu bulup Yunanistan üzerinden diğer Avrupa ülkelerine gitmeyi planlıyordu. Bu yol artık büyük oranda kapanmış durumdadır. Trakya’dan geçiş yolu zaten kapalıydı, şimdi Ege yolu da kapanmış olmaktadır. Bundan sonra Yunan adalarına geçebilenlerin geri gönderilmesi söz konusudur.

İtalya’ya denizden ulaşmak gibi başka yollar da denenebilir ama bunlar hem çok pahalı hem de oldukça tehlikelidir. Yaklaşık iki milyon Suriyeli iltica başvurusu bile yapamadan ülkede kalacaktır.

Bu insanlar ne olacak?

Yunanistan’dan geri gönderilenlerin ilk toplanacakları merkezlerden birisi Dikili’de bulunuyor. Bölge halkının yanı sıra buradaki işçiler de mülteci kampına karşı çıkıyorlar. Gerekçeleri, bölgenin turistik özelliğe sahip olmasıdır. Benzer bir durum Çeşme için de söz konusudur.

İşçilerin karşı çıkması özellikle emek yoğun işlerde mültecilerin çok ucuza çalışması ve fiyat kırması nedeniyle olsa gerektir.

Maraş’ta kırsal alanda Alevi nüfusunun yoğun olduğu bir bölgede de büyük bir mülteci kampı yapılması planlanıyor. Yöre halkı, “Selefiler kamptan çıkıp üzerimize saldıracak” gerekçesiyle buna karşı çıkıyorlar.

Benzer karşı çıkışlar başka yerlerde de söz konusudur ve mültecilerin barınması için yeni yerleşim birimleri yapıldıkça bunların artarak sürmesi beklenebilir.

Aynı tutum Almanya’daki yerleşim birimlerinde gündeme geldiğinde buna haklı olarak ırkçılık diyenlerin, aynısı kendi ülkelerinde yapılınca gerekçeler üretmesi hayret vericidir.

Gerekçe ararsanız, bulunur. Almanya’da değişik yerleşim birimlerinde mülteci yurtları yapıldığında bölge sakinleri değişik gerekçelerle buna karşı çıktılar. En yaygın gerekçeler şöyleydi: aralarına aşırı dinci militanlar sızmış olabilir, halkın huzurunu bozabilirler, bölgede asayiş sorunu ortaya çıkar, kadınlara yönelik cinsel saldırılar artabilir gibi…

Gerçeğe bakılırsa çok da haksız sayılmazlar. Almanya’da iltica etmek isteyen Suriyeliler arasında sayıca az da olsa bulunan Selefi militanların bir bölümü yakalandı, yakalanmayanlar da mutlaka vardır.

Mülteci kamplarında sık sık kavga çıkıyor. Mülteciler bölge halkından çok kendi aralarında kavga ediyorlar, özellikle farklı uluslardan olanlar arasında sorun çıkıyor.

Kadınlara yönelik olarak Köln’de yılbaşı gecesi olanlar dışında ciddi sarkıntılık olayı duyulmadı.

Bölge sakinleri mülteci kamplarına karşı çıkarken; “bu insanları anlıyoruz, çok zor durumdalar ve biz ırkçı değiliz ama…” diye başlıyorlar.

Bir topluma çok farklı bir toplumsal yapıdan çok sayıda insan gelince bazı sorunlar olacaktır, bu kaçınılmazdır. Mesela ehliyeti olan ve araba süren Suriyeli mültecilerin trafiği bozdukları söylendi ki belirli oranda doğrudur. “Trafik kuralları bizde de var ama kimse uymaz, biz bunlara uymaya alışmadık” diye kendileri söylüyor. Ehliyeti bulunan Suriyelilerin bile yeniden ehliyet sınavına girmeye mecbur tutulmasıyla sorun çözülme yoluna girdi denilebilir.

Başka sorunlar da mutlaka çıkacaktır.

Almanya’da Suriyelilerin ve genelde mültecilerin kaldığı yerlere karşı çıkanlar ve hatta saldırı düzenleyenler bulunuyor. Bunun karşısında mültecilere sahip çıkan önemli bir karşı hareket de oluşmuş durumdadır.

Bizde ise bu alan ne yazık ki AKP’ye terk edilmiş durumdadır.

Türkiye’ye gelen Suriyelilerin çok büyük bölümü Sünni mezhebindendir. Sünni ile Selefi’yi özdeş tutmak bu insanlara önyargılı yaklaşmak demektir. Selefi olsalardı büyük bölümü İslam Devleti, El Nusra ve benzeri örgütlerin denetimi altındaki alanlarda kalırdı. Aralarına tabii ki Alevi düşmanı Selefi militanlar karışmış olabilir ama buradan hareketle binlerce Suriyeliye potansiyel saldırgan gözüyle bakmanın adı başkadır.

İnsanlar devlete güvenmemekte haklıdır. Devletin Suriye’de İslam Devleti’ni ve El Nusra’yı desteklediği de biliniyor. Bu insanlar Alevilere saldıracaklarsa, bunun için yakındaki kampta kalmaları gerekmez. Devlet arkalarında olduktan sonra başka yerde kalıp oradan da saldırabilirler.

İhtiyatlı olmak, tehlikelere dikkat çekmek iyi olmakla birlikte Suriyeli mültecileri toptan suçlamak uygun olmayan bir davranıştır.

Suriyeli mültecilere kısıtlı çalışma izni verildi. Yasal olarak asgari ücretin altında bir ücretle çalışmayacaklardır ama Türk ve Kürt işçiler için bile bu yasaya uyulmazken, Suriyeliler için uyulacağı söylenemez. Suriyeli mülteciler özellikle emek yoğun sektörlerde normalden daha düşük ücrete çalışacaktır.

Bu fiyat kırma her alanda -fuhuş dahil- görülmektedir.

Suriyelilerin yaklaşık yarısı 18 yaşından küçüktür ve bunların ancak beşte biri eğitim görmektedir.

Ülkede kalacak en az iki milyon Suriyeli AKP tarafından değişik amaçlarla kullanılacaktır. Bu koz kullanılarak Avrupa Birliği ile iyi bir anlaşma yapılmıştır. Sıra beş yılı dolduran mültecilere vatandaşlık verilmesine gelmektedir. AKP’nin bu yolla yeni seçmen kazanacağı gibi bu insanların bir bölümünün Kürt illerinde yerleşmeye yönlendirileceği de söylenebilir. Böylece demografik yapı değiştirilmeye çalışılacaktır.

Sol bu insanlarla çok az bağ kurdu hatta varlıklarına karşı çıktı. Bağ kurulabilen çok az örnekte iyi sonuçlar alındı ama bunlar genelin içinde son derece azdır.

 Suriyeliler büyük oranda bu ülkede kalacaklar ve yabancıya yabancı olmaktan vazgeçmeye çalışmakta –geç kalınmış olmakla birlikte- yarar bulunuyor.

 

259 kez okundu.

Check Also

SÜRGÜNLÜK VE ETNOLOJİ – Engin Erkiner

            Sürgünlükle ilgili incelemeler, bu sürgünlük ülke içinde veya dışında …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir