Avrupa Sürgünler Meclisi
Programı
Giriş
Sürgünlük, sosyal, politik, inançsal farklılıklar veya savaşlar ve benzeri nedenlerle ya da doğal afetlerle gerekçelendirilerek insanların doğdukları toprakları ya da yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakma ya da bıraktırma halidir. Kendi iradesi dışında bir dayatma olarak bu hal içinde yaşamak zorunda bırakılan kişi ise, sürgün olarak tanımlanır.
Sürgün veya sürülme olayı, ulus devletlerin ortaya çıkışmasıyla geniş kapsamlı ve planlı bir hal almış olsa da, insanlık tarihinin sadece bir dönemine ait bir uygulama değildir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi uluslararası sözleşmelere karşın, günümüz dünyasında da halen milyonlarca insan varlıklarına ve kimliklerine karşı iç ve dış baskılarla karşı karşıya bırakılarak topraklarını terk etmeye, sürgün yaşamına zorlanmaktadır.
Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi ne yazık ki “ötekilere karşı” büyük katliamların, soy kırım ya da göçertmelerin yaşandığı; coğrafyanın bütününün bir halklar mezarlığı haline getirildiği, sürgünlüğün yaygınlık kazandığı olaylarla doludur. Cumhuriyet tarihinin bütününde, ama özellikle askeri darbeler sonrasında ise emek eksenli sistem muhalifleri de kitlesel olarak göçertilmiş, sürgünlük derinlemesine yaygınlaştırılmıştır.
Devlet, diasporada da sürgünlerin peşini bırakmamış; resmi ya da gayrı-resmi kuruluşları aracılığıyla sürgünlerin kişilik ve onurlarını kırma, taciz, tehdit ve katletme yöntemleriyle sürgünleri baskılandırma politikasını sürdürmüştür.
Hedef Ve Amaçları
15 Aralık 2012’de Almanya’nın Köln kentinde politik sürgünlerin katılımı ve devrimci-demokrat kurumların desteğiyle kurulan Avrupa Sürgünler Meclisi, dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan sürgün olayları ve sürgünlerin haklarıyla yakından ilgilenir. Bu uğurda verilen mücadelelere katılır. Bu anlamda Avrupa Sürgünler Meclisi uluslararası alanda insan hakları için mücadele eden güçlerin bir bileşenidir.
Sorumluluk gereği olarak ve evrensel insan hakları temelinde sürgünlerin yasal demokratik haklarını savunmak; sürgünlerin, yaşadıkları ülkelerdeki yaşam standartlarını yükseltmek ve kolaylaştırmak ve sürgüne yol açan koşulların ortadan kaldırılması amacıyla yerel ve uluslararası düzeyde örgütlenmiş kuruluşlarla yakın bir çalışma içine girer. Bu bağlamda uluslararası toplantılara katılır, tezler sunar ve onlarla organik bağlar kurma çabası verir.
Sürgün olayı Türkiye’de çok boyutludur. Avrupa Sürgünler Meclisi , Türkiye’de şimdiye kadar gerçekleştirilmiş olan bütün sürgün olaylarıyla yakından ilgilenir. Asıl çalışma alanı Avrupa olsa da, Avrupa toprakları dışında yaşayan sürgünler için de çalışma yürütür ve onlarla dayanışma içinde olur. Bu anlamda Avrupa Sürgünler Meclisi , Türkiye’de süren insan hakları ve demokrasi mücadelesinin uluslararası düzlemde bir bileşenidir.
« Avrupa Sürgünler Meclisi , sürgünlere ulaşmak ve onların hak ve özgürlüklerini koruyup, sürgünlük halinin adil, özgürlükçü ve demokratik kazanımlarla ve bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması; ülkelerine dönüş koşullarının oluşturulması; uğradıkları zararların tazmini ve sürgünden sorumluların evrensel hukuka bağlı olarak cezalandırılmasını sağlamak için Avrupa ve Türkiye’de hukuksal, sosyal, politik, kültürel, sanatsal ve ilgili diğer alanlarda çok yönlü çalışmalar yapar.
« Politik nedenlerle takibata uğrayan ve tutuklanan sürgünlerle dayanışma içinde olur, onların hak ve hukuk mücadelelerini destekler.
« Göç ülkelerinde kendilerini çevreleyen hukuksal darlık ya da cinsiyetçilik, ırkçılık gibi ayrımcı düşünceler ve yaptırım türlerinin bütününe karşı çıkarken, sürgünlerle somut destek ve dayanışma içinde yer alır.
« Sorunun çözümüne katkı amacıyla, başka ülkelerin deneylerini de irdeleyerek projeler hazırlar; bunları sivil toplum örgütleri, siyasi partiler gibi kurumlara ileterek duyarlılık ve destek arayışlarını gerçekleştirir; yasal yetkilileri uyararak çözümün kolaylaşması için çaba sarf eder.
« Avrupa’da yaşayan sürgünlerin sosyal, ekonomik ya da beden ve ruh sağlığı gibi sorunlarında kurumsal destek sunar.
« Sürgünlüğü en ağır boyutlarıyla yaşayan sürgün kadınların ve çocukların sorunları özel gündemlerle takip altına alınır.
« Avrupa Sürgünler Meclisi bu çalışmaları, kurumsal yapılanması içinde çalışma gurupları ve yasal demokratik aktiviteleri ile gerçekleştirir.
« Bu konularda sürgünler arası iletişimi güçlendiren ve kamuoyunu bilgilendiren çalışmalar yapar.
Türkiyedeki düzenin kurucusu ve bas mimari gelismis avrupa devletleridir.Devlet yapisinin kuruyuculari,sistemin islerligininde sorumlularidir.Hem ekonomik yapinin, hemde ekonomik yapinin üst asamasi olan siyasi yapi,ninda bas mimarlaridir bu “gelismis demokratik” avrupa devletleri..Hal böyle olunca,Türk devleti tarafindan yapilan uygulamalarda gine bu devletlerin onayi ve denetimi altindadir.Yine bu avrupa devletleri Türkiyedeki üst siyasi yapinin adamlari yetistirmekle kalmiyor,Türkiyedeki ekonomik yapinin islemesi için koluk kuvetlerinide egitip kurumlastiriyorlar.Yani ordu,polis,mahkemeler,hapishaneler,iskenceci gruplar,katileri jtem vurucu ekipler,imamin orusu,cemaatciler,ciatcilari v.s v.s egiten onlara islev veren,IMF ve dünya bankasi üzerinde TR ye verilen paralar üzerinden de fnanse eden gine bu “demokratik” avrupa devletleridir.Hal böyle olunca bu “demokratik” avrupa devletleri,Türkiyeden bin bir zorluklarala kaçip gelen ,avrupa devletlerine sinan Insanlik savascilarini tekrardan geldikleri esaretin içine göndermeye çalisarakta ikincil görevlerini yerine getirmege çalismaktalar.Bunuda yaparkende,kendi eserleri olan TC devlet yapisinin demokratik oldugunu savunarak yapmatlar,böylecede TC nin savunulmasini,onun yaptigi katliam ve iskencelerinide hakli göstermeye çalisiyorlar.Ama böyle davranmalari Avrupa devletlerinin TC deki katliam ve iskencelerinin birinci dereceden sorumlusu oldugunuda ele vermektedirler..Bunlarin bu yüzleri teshir edilerek,kendi halklarina gösterebilirsek,istenilen geri adimi atarlar,yoksa bundan sonra hem gelen insanlarin ilticasini kabul etmezler hemde simdiye kadar var olan ilticacilainda iltica haklarini ellerinden alarak TR ye iade edecekler…Bu anlamda bu kampayalarin içeriyini doldurarak yürütülmesi çok önemlidir…Hasan KAYMAZ gibi arkadaslarin üzerinden yürûtûlecek kampanyalarin can alici bir öneme sahiptir.Sahiplenmemiz zorunlu ve insani bir görevdir..Saygilarimla…