TAKSİM GEZİ PARKI EYLEMLERİ VE SONUÇLARI

ImageProxy.mvc

T.C devletinde  ezilenlerin, sömürülenlerin insanca yaşamak için sürdürdüğü bağımsızlık, özgürlük mücadelesinin önü İktidara gelenler tarafından her daim baskı ve zulümle engellenmiştir.
Kemalist iktidarın, Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesiyle başalayan süreçi, Emekçilerin 1 mayıs işçi bayramını yasaklanması , Koçgiri,Ağrı-Zilan katliamları, Dersim’de Alevileri katliamdan geçirmesi. Seyit Rıza’nın yaşının küçülterek, oğlunu yaşını büyülterek idam etmesi. Dersim halkını sürgüne göndermesi vd olaylar.
Atatürk, tek adam olduktan sonra tekçi-türkçü  düşüncesi herşeyi belirlemiştir.

Kürtlerin bu eylemde kitlesel katılmamasını  bir eksiklik olarak değerlendirenleri anlıyorum. Ama kürtler açısından  bir çok haklı nedenleri olduğuna inanıyorum. Bu konuya girmeyeceğim. Ama eylemlere kürtlerin hiç katılmadığını söylemek de bir haksızlıktır.

Viyana Gezi Parkı destek eyleminde yaşadığım olayı aktarmak istiyorum. Viyana’da sosyalist öğrenci grubu ile Kürt öğrenci derneği tarafından düzenlenen dayanışma eyleminde atılan sloganlardan çok rahatsız oldum. Hatta kemalistler işi öyle bir boyuta getirdiler ki, Apo’nun resmine tepki gösterdiler. Kürt öğrenci derneğinin taşıdığı dövizlere tahammülsüz bir tavır sergilediler. Kortejden çıkarmak için çığırtkanlık yaptılar. Şimdi, Atatürk posteri ile geleceksin, Ne mutlu türüküm diyene, Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye bağıracaksın,Apo’nun resmini kortejden çıkarmak için olay çıkarmaya çalışacaksın ve de siyasal olarak da haklı olacaksın. Nedir bu ırkçılık! nedir bu tahammülsülük!
Kürt öğrencileri çok olgun bir tavır sergilediler eğer kemalistlere uysalardı olayın seyri değişirdi. Kürt öğrencilerinin bu olgun tavırlarından dolayı kutluyorum. Örnek bir siyasal bir duruş sergilediler.
Yani demem o ki, Kemalizm’in CHP’siyle yüzleşilmedikçe, AKP anlaşılmaz. AKP’ Cumhuriyetin unutturma kültürünü miras almıştır. Her ikiside diktatoryal amaçları için halkın taleplerini görmemizlikten gelmişlerdir.
Her ikiside inkarcı ve baskıcıdır.
Bu kısa değerlendirmeden sonra Gezi Parkı platformcularını başlattığı direnişi değerlendirmek istiyorum. Taksim gezi parkını koruyan Doğa savunucuları,27 Mayıs’ı 28’e bağlayan gece Parkta saldırıya uğramaları ve sabahta ağaçlara saldıran dozerlere karşı koyarak başlattığı eyleme Sırrı Süreyya Önder’in katılması ve direnişin en önüne geçmesi önemli bir gelişmeye neden oldu. Süreyya Önder’in dozerlerin önüne geçmesi ve yaralanması direnişi fitillemiştir.

Taksim’de ortaya çıkan direnişin etkileri,kürt bölgelerinde yaşananlardan, Diyarbekir’in görkemli eylemlerinden . Kürt özgürlük Hareketinin  mücadelesinden güç almıştır. Direnişçiler, Psikolojik  moral üstünlüğünü kürt kadınlarının  başa baş, dişe diş mücadelelerinden etkilenmiştir.

Sokakta, Balkonda, pencerede, tencere, tava, çıngırak çalanlar, evlerinde ışıklarını yakıp söndürerek destek verenlerin dayanışması çok büyük moral vermiştir.
Direnişin en önemli yanı olağanüstü bir dayanışma ve yardımlaşma duygusu hakimdi.

İnsanlar yiyeceklerini, içeceklerini paylaştılar, yediği copları, gazları paylaştılar. eylemlere  katılmayan, ama direnişcilere evini, dükkanını, işyerini açanlar, yiyecek içecek taşıyanlar çok ama çok sayıda  vardı.

Tayyip Erdoğan’ın, kürtajdan alkole kadar insanların kişisel hayatlarına karışması  yeter artık dedirtmiştir, milyonlarca insanda içten içe tepkiler biriktirmiştir.  işte bu birikim Taksim’e yansıtılmıştır.

AKP İktidarı, 1 Mayıslarda, Hes’lerde, üniversitelerde, grevlerde, kürt bölgelerinde kısacası hep,baskılar,işkenceler,zulümleryaşatıyordu.

İşte,Taksim Gezi Parkı’nda, başlatılan eylem, bu güne kadar Türkiye’nin çok az tanık olduğu bir halk hareketine dönüşmüştür.

Yaşananlar bir çevre ve doğa sorunu meselesi olmayı aşıp, farklı talepleri ortaya çıkarmıştır.

İç İşleri Bakanı Muhammer Güler’in 67 ilde 235 eylem tespit edildiğini açıklaması, Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ”Dünyaya kötü imaj verildi, olimpiyatlar bize verilmeyebilir”korkusunu açığa çıkartmıştır.  Bülen Arınç’ın özür dilemesi, Başbakanla ayrı düşmesi, Apdulalah Gül’ün açıklaması önemli bir siyasal restleşmenin AKP içindeki çatlamalarının göstergesidir.
Her yer Taksim, Her yer direniş ”sloganı, İspanya, İtalya, Almanya, Fransa, Avusturya,İsveç, İsviçre, Hollanda, Danimarka,Yunanistan, Ermenistan, Saraybosna ve daha bir çok  Avrupa ülkelerine ve Amerika’nın bir çok şehrine kadar ulaştı.

Direniş olumlu bir sürecin önünü açmıştır. Hele bir annenin çocuklarımla gelmek istedim ama çocuklarım gelmedi, keşke gelselerdi açıklaması yüreklere su serpen açıklamadır. Hasret kalınangörüntülerdi.Artık cin şişeden çıktı.

Taksim direnişi  iyi bir başlangıç oldu. Emekçilerin, ezilenlerin, Kürtlerin, alevilerin ve azınlıkların gözü aydın…..

 

 

 
Taksim-Gezi Parkı Direnişi ve düşündürdükleri.

AKP Hükümetinin dayatmacı uygulamalarına tepki veren emekten yana olanlar, devrimciler, ilericiler, aydınlar, sanatçılar yani bir cümle zulme başkaldırdı. Egemen güçlerin baskı ve zulümüne karşı yanyana geldiler.

Direnişte, Barış ve Demokrasi güçlerine karşı nasyonel solcuğu, Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye bağıranları ve ne mutlu türküm diyene bandajları taşıyanları eleştiriyorum. Ortaklaşmanın, yanyana gelmenin temel amacı farklılıklara saygıdır.

Kemalist, uluscalcı güçlerin kürtlerin taşıdıkları bayrakları indirme girişimleri ırkçı bir girişim olarak değerlendiriyorum. Sorun sadece AKP sorunu değildir, sorun Emek-Barış-Demokrasi, Adalet ve özgürlük sorunudur. Kemalizm düşüncesi, eşitlik, adalet, emek ve özgürlük mücadelesinde egemen güçlerin temsilcisi konumundadır. İşçi sınıfına, Kürtlere, Alevilere, Çerkezlere, Lazlara ve Azınlıklara uyguladığı ırkçı milliyetçi tekçi dayatmalar unutulmamalıdır.

Anadolu mozağini inkar eden ve Halkların kardeşliğini kabul etmeyerek ırkçı-milliyetçi idelojiyi günümüze miras bırakan kemalizm ve onun partisi CHP’dir. Anadolu toprağı ilk acılarını Kemalizm’den almıştır. ‘Tek’çi resmi idolojilerini devam ettirmek isteyenlerle barış’ın ve demokrasi’nin önü açılmaz. Ezilen, sömürülen emekçiler; baskıdan zulümden, hayat pahalılığından, işsizlikten kurtulmaz.

Resmi ideolojinin etrafında ırkçı-milliyetçi ittifak ilişkileri demokrasi güçlerine bir kazanımı olmaz. Anadolu’nun demokratikleştirilmesi için sorun sadece AKP değildir. Diyelim ki AKP gitti, Diyelim ki bugün ki sorunların yaratıcısı AKP’dir, peki dün kimdi.? T.C kurulduğu günden bu yana Kürtler, Aleviler, ve Azınlıklar için ne gibi olumlu demokratik açılımlar yaptılar. Ne gibi olumlu katgılar sundular. Acaba bir örnek var mıdır? Sonuçta üretim ilişkileri bir sistem sorunudur. Dün  emekçilere karşı Atatürk ve onun partisi vardı, bugün AKP var. Bu sistem var oldukça biri gider diğeri gelir, taki gerçek Demokrasi gelinceye kadar bu böyle devam eder.

Ben, Taksim ve sonrası gelişen eylemliliğe bu pencereden bakıyorum. Öncelikle bu coğrafyada ‘Tek’ci zihniyet masaya yatırılmadıktan sonra CHP’nin ve onun  milletvekillerinin ırkçı açıklamaları devam edecektir. sokakta ırkçı naralar devam edecktir.

Nasyonel solcuların (Ulusalcılar), Mustafa Kemal’in askerleri olanlar eylemin içeriğine gölge düşürmüştür. Eylemin demokratik karakterini gölgelemiştir diye düşünüyorum.

Gezi parkı eylemlerinde Kemalistleri ve ulusalcıların tavırları göz ardı edilmemelidir.

Aman AKP gitsinde gerisini boşver mantığını güdenler, yeni yeni İttihak Terakçilerinin türkçü yolunu açacaktır.

Türkçü tavır haliyle devam ederse, ve onların bu ırkçı tutumları Taksim direnişini sekteye uğratacağına inanıyorum. Yine bu nasyonal solcular ve kemalistler tarafından barış sürecini tıkamaya yönelik bir mevzi kazanacağını düşünüyorum.

 

Taksim-Gezi Parkı eyleminin toplumsallaşması ve yönlendirilmesinde demokrasi  güçlerin temel görevi olmalıdır. Bunu yaparken devrimci dayanışma bilinci öne çıkarılmalıdır. Devrimci dayanışma öncülüğünde ”geniş cephe’nin örgütlenmesi  yaratılmalıdır.

Taksim direnişini, Barış’ın ve Demokrasi’nin hizmetine sokulmalıdır.

Anadolu’nun mozaiği için, atılan her adım, egemen iktidarların zulmüne karşı olmalıdır. her direniş, ezilenlerin hakkını ve taleplerini dile getirmelidir. Bu uğurda gelişen geliştirilen her türlü karşı tavır demokrasiye katgıdır.

Gezi parkı direnişi eylemleri, içinde önemli soruların başında nasyonel solcuların ve kemalistlerin,kürtlere karşı tutundukları ırkçı tavır çok ciddiye alınmalıdır. Bu çok basit bir açıklamayla üstü örtülecek bir tutum değildir.(her ne kadar ciddi bir olay çıkmadıysa ama bu kanayan bir yaradır) Bu Barış’ın ve Demokrasi’nin önüne çıkacak önemli bir vakadır.

Taksim direnişi haklı ve onurlu bir direniştir. Bunun tartışılacak hiç bir yanı yoktur.

Milyonlarca insanın bir anda ve kısmi bir örgütlülüğün yanında, çoğunluğun hiçbir örgütlülüğe dayanmadan alanları doldurması ve ölümüne direnmesi insanlık onurunu ve en anlamlı gücünü göstermiştir.

Taksim Gezi Parkı direnişi; 12 Eylül’den sonra en ağır sömürü ve vahşi saldırılar altında inim inletilen emekçilerin biriktirdiği çığlığın sesi olmuştur,

Kürt coğrafyasında onca zulüme rağmen, onca pahalılığa, onca can alıcı sorunlar yaşanmasına rağmen büyük bir sessizlik vardı. Bugün Gezi Parkı direniş ile başlayan müdahele emeğin ve dayanışmanın gücünü göstermiştir. (Ama, onca sorunların yaşandığı bu coğrafyada yaşanılanlar da hiç bir zaman unutulmamalıdır.)

Diyelim ki, son zamanlarda yapılan açıklamalardan ve uygulamalardan dolayı Direniş bir patlama noktası oldu. Diyelim ki, yapılan dayatmalara karşı bir birikimin patlaması olarak kendiliğinden kitlesel bir patlama oldu.Bu görüşün doğru olduğunu kabul edelim veya etmeyelim, önemli olan pratikte sergilen direniş değil mi?

Kuşkusuz bugün (5 Haziran) okunan talepler haklı taleplerdir. Anti demokratik talepler değildir. Talepler ilerici ve demokratik taleplerdir.

Ama Direniş boyunca asparagas haberler, öne çıkartılan Kemalistler çok sık görsel medya üzerinden yayıldı. Buna önayak olanlarda düşündürücüdür.

Direnişin,toplumsallaşmasının ve dayanışmasının ortamı güzel, hele ki Taksim gezi Parkında yaşanan dayanışma, kollektif çalışma, Devrim marketi ciddi olarak ele alınmalıdır. Son yıllarda yaşayamadığımız ve göremediğimiz hasret görüntüler.

 

AKP iktidarı uzunca bir zamandır iktidardadır. Halka ve demokrasiye yaklaşımı belirlidir. AKP’nin bu yaklaşımı egemen hakim sınıftan, emperyalizmin politikalarından ayrı düşünülemez.
Neden başta Avrupa olmak üzere ,ABD bu direnişe karşı değil, hatta Başbakan Erdoğan’ı eleştirmektedirler.  Neden Cumhurbaşkanı,  Başbakan’a demokrasi dersi vermektedir ve eleştirmektedir.  Neden Bülent Arınç özür dilemektedir.

Cumhurbaşkanı – Başbakan vekili kimden mesaj almıştır. Hangi mesajı almıştır. Halkın demokrasi mesajını mı almıştır? Kastedilen alınan mesaj hiç kuşku yok ki demokrasi mesajı değildir.

Gezi parkında yıkımın durdurulması sonrasında alarıma geçen ve hükümetin yıpratılması için bütün gayretini sarf eden CHP iyi tahlil edilmelidir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendi milletvekillerine yaptığı tehdit iyi düşünülmelidir. Ülkücülere yaptığı çağrı nasıl açıklanmalıdır?

Eğer bu eylem demokrasi mücadelesinde tarihsel bir eylemdir diye düşünülüyorsa, neden sahibi sadece parktakiler olarak görülmektedir.
Neden,geniş halk kitlelerinin katıldığı eylemleri kimse sahiplenmemektedir. Neden gerçek bir demokrasiye ulaşılana kadar eylem sürdürülmek istenmiyor?

Ne olursa olsun, zulme başkaldırı bir meşruyettir. AKP uygulamalarına ve devlet terörüne karşı koymak meşrudur. ezilenlerin başkaldırısı onurdur.

Ancak eylemin yayılması ve gelişim seyri halkın inisiyatifinde olmamıştır. Eylemin sonuçları bunun göstergesidir.

Eylem şu sonuçlara ulaşmıştır.

*Park yeri için  muhatap Gezi Parkı Platformunun önerileri alınacaktır.

*Direniş’de, “ marjinal ve aşırılar, dış mihraklar, iç mihraklar sözünün hala kullanılmaya devam ettiğini göstermiştir.

* Orantısız şiddet uygulayan polislerden devletin bekasının yaptığı açıklama. Orantısız şiddetin kabul edilmesi ve yargılanma yolunun açılacağının söylenmesidir.

 

Direniş önemli mesajlar vermiştir.

*Bu haklı direniş, devletin şiddetini, baskıcı ve zora dayalı yüzünü yakından tanımıştır.

*Polisin tüm şiddetine karşı direnebildiğini göstermiştir.

*Direniş içinde nasyonel solcuların ve kemalistlerin, kendilerini nasıl pazarladıklarını ve nasıl tahammülsüz olduklarını göstermiştir.

* Eyleme katılan devrimcilerin sadece eylemden eyleme yanyana geldiğini göstermiştir.

 

* ulusal solcuların  ve Kemalistlerin kendine güvenleri artmıştır.

 

* Eylemin en önemli etkisi ulusalcı solcular ve kemalistlerin yanyana gelerek daha da kenetlenmişlerdir.

*Ulusalcı solcuları ve Kemalistlerin kürtlere olan tepkilerini bir kez daha ortaya sermiştir. Tahammülsüzlüklerinin devam ettiğini göstermiştir.

* Hükümete gereken dersi vermiştir.

* AKP iktidarı yıpranmıştır.

*AKP içerisinde ciddi bir kırılmayı başlatmıştır.

 

Gezi parkından başlayan eylemler AKP’ye yeni bir yön verdirecektir.

* AKP ye verilen mesaj  uluslar arası güçler ve ABD  tarafından da verilmiştir. *AKP ‘de Tayip Erdoğan inisiyatifi zarar görmüştür.

* Afrika gezisi yara almıştır.

Gezi Parkı Eylemlerinin bana verdiği siyasal mesajlar bunlardır.

Gezi parkından başlayan eylemler halkın iradesiyle veya halkın patlayan bilinçli öfkesidir. Ancak, bu eylemler ve talepler doğru algılanmazsa Demokrasi mücadelesinin sonuçlarına ulaşmak açısından bir hedef olmadığı da  bilinmelidir.

 

Taksim Platformu’nun Hükümet’ten talepleri…

1) Gezi Parkı, park olarak kalmalıdır.

2)Gezi Parkı’na topçu kışlası veya başka bir yapı yapılmayacağının açıklanması,
3)AKM’nin yıkımından vazgeçilmesi,
4)Başta İstanbul, Ankara ve Hatay valileri ve emniyet müdürleri olmak üzere olayların
yaşanmasına neden olan sorumluların görevden alınması,
5) Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanımının yasaklanması,
6) Gösterilere katılan ve gözaltına alınan kişilerin derhal serbest bırakılması,
7) 1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Tükiye’deki tüm meydanlarda
toplantı, gösteri yasaklarına son verilmesi,
8) İfade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması

İktidar güçleri Taksim’de ‘mesajı aldık’ diyorlar , bunu Taleplere verilecek cevap da göreceğiz.
Gözaltındakiler serbest bırakılacak mı?, emniyet müdürü, vali vb sorumluluk sahibi olanlar görevden alınacak mı?  AVM durdurulacak mı? Hep birlikte göreceğiz.
Taksim meydanı, Kürtlerin, Arapların, Alevilerin, Ezidilerin, Hıristiyanların, anti-kapitalistlerin,. kadınların, cinsel yönelimleri ile mücadele etmek isteyenlerin meydanı olmuştur.

Erdal Boyoğlu

 

3496 kez okundu.

Check Also

SÜRGÜNLÜK VE ETNOLOJİ – Engin Erkiner

            Sürgünlükle ilgili incelemeler, bu sürgünlük ülke içinde veya dışında …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir