Engin Erkiner
Döndük yine 12 Eylül sonrasına…
Yapılan açıklamaya göre ülke dışında bulunan “terör destekçileri” vatandaşlıktan çıkarılacakmış…
12 Eylül yönetimleri tarafından aynı işlem Türk Ceza Kanunu’nun 140. maddesine göre yapılırdı. Bu madde, “yurtdışında TC aleyhine faaliyet göstermek”le ilgiliydi. Ülke dışında bu yönde faaliyet yaptıklarına inanılanlar önce gazete ilanıyla ülkeye gelip teslim olmaları için çağrılır, gelmeyenler de vatandaşlıktan çıkarılırdı.
- madde, “mevcut hükümetin aleyhinde olmak” bağlamında yorumlanırdı. 12 Eylül cuntasına karşı olan, ülke dışında aleyhte faaliyet gösteriyor olarak görülür ve vatandaşlıktan çıkarılırdı.
TCK’nın 140. maddesi 1990’lı yıllarda kaldırılacak ve bu madde uyarınca vatandaşlıktan çıkarılanların önemli bölümü de geri alınacaktı.
Şimdi 140. maddenin yerini “terör destekçisi olmak” almış durumdadır.
Önceden olduğu gibi şimdi de madde yoruma fazlasıyla açıktır. Terör ve terör destekçisi olmak gibi konular iktidar tarafından işine nasıl geliyorsa öyle yorumlanacaktır.
AKP hükümetinin önce bağırıp çağırmak, ne yapacağını gösterişli olarak ilan etmek, daha sonra da düşünmek gibi bir özelliği bulunuyor.
1980’li yıllarda yaşamıyoruz, aradan en az 30 yıl geçmiş bulunuyor. Ülke dışında yaşayan “terör destekçileri”nin –oran vermek mümkün olmamakla birlikte- küçük olmayan bir bölümü yaşadığı ülkenin vatandaşlığını almıştır. Bunların önemli bölümü de çifte vatandaştır. Bu durumda vatandaşlıktan çıkarıp, dolayısıyla da TC pasaportunu hükümsüz sayıp, kişiyi iltica başvurusu yapmaya mecbur bırakmak söz konusu değildir.
1980’li yıllarda bu uygulama özellikle Almanya’da yapılıyordu. Şu veya bu işi nedeniyle konsolosluğa gitmiş “sakıncalı vatandaşların” pasaportlarına el konuluyor ve kişi iltica başvurusu yapmaya zorlanıyordu.
Bu durum büyük oranda geçmişte kalmış bulunuyor.
“Vatandaşlıktan çıkarılan terör destekçilerinin Türkiye’ye girmesi engellenecek”miş…
Engellenince ne olacak, anlamak mümkün değil!
1980’li yıllarda yaşamıyoruz. İnsanların birbirleriyle sürekli irtibat içinde olmaları için görüşmeleri gerekmiyor. O yıllarda internet yoktu, şimdi var. Ucuz tarifeli cep telefonları da eklenmelidir.
Aynı AKP, Almanya’da doğan TC vatandaşı gençler için öngörülen çifte vatandaşlığın kaldırılması tartışmalarından ise dehşete düşmüş durumdadır. CDU’nun son genel kurulunda bu yönde karar alındı. 2000 yılından sonra bu ülkede doğanlar hem Almanya hem de Türkiye vatandaşı olabiliyordu. 18-21 yaşları arasında iki vatandaşlıktan birisini seçmeleri zorunlu olmaktan çıkmıştı. Şimdi opsiyon modeli olarak bilinen eski uygulamaya dönüş için karar alındı. Ne oranda hayata geçer, bilinmez ama ülkenin en büyük partisinde bu yönde belirgin bir eğilim bulunuyor.
AKP’ye ne oluyor, diye sorulabilir.
Bu gençler en fazla 16 yaşındalar ama iki yıl sonra oy kullanma hakkına sahip olacaklar. TC vatandaşı olmamaları durumunda Türkiye’deki seçimde Almanya’da AKP için oy kullanamayacaklar.
AKP şunu biliyor: opsiyon modelinin kalkması durumunda bu gençlerin en az yüzde 80’i sadece Almanya vatandaşı olmayı tercih edecektir. 1980’li yıllarda Türkiyelilerin ikinci kuşağı söz konusuydu, şimdi ise dördüncü kuşağı… 1980’li yıllarda böyle bir tercih söz konusu olsaydı farklı bir durum olabilirdi ama artık böyle değildir. Dördüncü kuşak opsiyon modelinin kalkması durumunda büyük oranda Almanya vatandaşlığına karar verecektir. Bu ise AKP için öncelikle oy kaybı demektir.
Dahası var: TC vatandaşı olmayan bu gençler Türkiye’de askerlik de yapmayacak, başka bir deyişle bedelli askerlik zorunluluğu ortadan kalkacaktır. Bu ise büyük ekonomik kayıp demektir. Yıllardan beri çıkarılan askerlik aflarıyla “ver şu kadar para, bir-iki ay askerlik yap, tamam” çağrıları yapılır. “Yastık altındaki dövizleri bozdurun” çağrıları yapan Erdoğan ve AKP’liler bu büyük döviz kaynağından vazgeçemezler.
Opsiyon modelinin kaldırılmasını eleştirecek olan AKP’lilere, “Almanya’da kimin vatandaş olacağına sen mi karar vereceksin! Önce vatandaşlıktan çıkarmakla tehdit ettiğin insanları gör de ondan sonra konuş” denirse, ne cevap verebileceklerdir?
1980’li yıllarda da konuşulmuştu: Almanya’da yaşayan Türkiyelilerin çifte vatandaş olması hiç zor değildir. TC Anayasasına vatandaşlıktan çıkarılmayı engelleyen bir madde konulur ve mesele biter. Bu durumda Almanya vatandaşı olabilmek için TC vatandaşlığından çıkmak gerekmeyecektir çünkü mümkün değildir.
İranlılar bu nedenle rahatça çifte vatandaş olabiliyorlar.
Hiçbir hükümet böyle bir anayasa değişikliğine yanaşmadı çünkü bir tehdit aracının kaybedilmesi durumu vardı.
Bir yandan muhalifleri vatandaşlıktan atarken başka bir yandan da farklı bir ülkenin vatandaşlık yasasının nasıl olması gerektiği hakkında fikir beyan etmek komik olur ama böyle komikliklere alışığız.
Yapsınlar bakalım, sonuç hiç de bekledikleri gibi olmayacaktır!
169 kez okundu.