İltica işleri

Engin Erkiner18740282_10155328521799699_248235358121270570_n

Geçtiğimiz hafta iki farklı kentte Türkiye’den buraya gelmiş ama yakında dönecek insanlarla konuşma fırsatım oldu. Herkesin tespiti aynıydı: durum çok kötü, şimdilik dışarıdayım ama birkaç ay sonra ne olur bilinmez.

Arkasından hemen iltica konusunda sorular geliyordu.

Değişik yönlerden anlatmaya çalıştım.

Birincisi: kimin ne konuştuğuna aldırmayın. İltica kararı bireysel bir karardır ve şu veya bu kişinin durumundan hareketle genelleme yapılamaz. Size 3-4 ayda iltica başvurusu kabul edilmiş insanlar gösteririm ama buradan hareketle genelleme yapmak doğru olmaz. Aynısı kötü deneyimi olanlar için de geçerlidir.

İkincisi: iltica başvurusu için belgeleriniz sağlam olmalı… Anlatmayla olmaz, iyi belgeleriniz olmalı… Ek olarak dil bilmek önemlidir. Biraz İngilizceniz mutlaka vardır, geliştirin. İngilizce her yerde geçer.

Üçüncüsü: mümkünse Almanya’ya gelin ve Bavyera dışında bir eyalette iltica başvurusu yapın. Doğu eyaletlerinde herhalde yapmazsınız zaten… Özellikle Türkiye’de iken meslek sahibi olan ve bunu kanıtlayabilen insanlar İsviçre’de istenmiyor. “Almanya’ya gidin” diyorlarmış. Normal, onlara dönerci ya da pizzacı gerek…

Dördüncüsü: herkesin iltica konusunda epeyce bilgisi vardı. Dolayısıyla bazı sıkıntılar yaşayacaklarını biliyorlardı… Bambaşka bir ülkeye gidiyorsunuz, tabii ki yaşayacaksınız…

Beşincisi: iltica etmek, geri dönmemek anlamına gelmez. 12 Eylül sonrasında Avrupa ülkelerinde iltica edenlerin küçük olmayan bir bölümü yaklaşık on yıl sonra geri döndü. 141. ve 142. maddeler kalkınca haklarındaki davalar düştü ve geri döndüler. Sizin için de benzer bir durum olabilir, tabii olmayabilir de…

Altıncısı: bir bölüm insan hakkındaki davalar düşmesine rağmen geri dönmemeyi tercih etti. Kendi kararıdır.

Yedincisi: Politik mücadelenin sadece Türkiye’de olduğu gibi bir yanılgıya düşmeyin. Politik mücadele bütün ülkelerde var… Sosyalist her yerde sosyalisttir, mücadele edeceği alanı ve örgütü de bulur.

Ek olarak Avrupa ülkelerinde büyük bir göçmen işçi ve ilticacı kitlesi bulunuyor. Bunların yarıdan biraz fazlası Almanya’dadır. Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, İsviçre, İngiltere ve daha sayabileceğiniz başka ülkelerde Türkiye’ye yöneylik politik mücadele yıllardan beri bulunuyor. Siz nasıl Türkiye’deyken Avrupa ülkelerindeki değişik faaliyetler hakkında bilgi alabiliyorsanız, bunun tersi de geçerlidir.

Sekizincisi: bu ülkelerden birisinde yaşar ve geniş bir çevreyle ilişki içinde olursanız, AKP’nin örgütlenme düzeyine şaşıracaksınız. Neyse ki bulundukları ülkelerin politik kültürüne sürekli ters düşüyorlar ve bu nedenle de çok istemelerine rağmen lobi kuramıyorlar. Çok sayıda gazetecinin tutuklanmasını bu ülkelerdeki politik çevreye anlatamazsın. İstediğin kadar “onlar aslında terörist” de, kimseyi inandıramazsın. Bu ve benzeri nedenlerle politik faaliyetleri örgütlenme düzeylerinin gerisinde kalıyor.

Dokuzuncu ve sonuncu olarak: Avrupa ülkelerinde Türkiye’ye yönelik politik faaliyetin biraz geçmişini araştırın, Türkiye’deki örgütlerin engel çıkarmak için ellerinden geleni yaptıklarını göreceksiniz. İstiyorlardı ki her çeşit imkan –özellikle para- kendilerine aksın… Sonra da çalışma yapılmasını istiyorlardı. Hani adamın bütün parasını alıp ardından da Ankara’dan İstanbul’a gitmesini istemek gibi bir şey yapılıyordu.

Yıllar böyle geçti. Epeyce mücadele vererek ve çaba göstererek bir şeyler yapabilenler yaptı, gerisi Türkiye aşkıyla yanıp tutuşmakla zaman geçirdi.

Bugüne geldiğimizde geriye yapılanlar kaldı…

Türkiye’deyken asıp kesen, ilticacı olarak Avrupa’ya gelmek zorunda kalınca da yapılmış olanları beğenmeyenlere, bu nedenle, “Sayenizde…” demek gerekiyor. Engellemek için elinizden geleni yaptınız, yapılanların büyük bölümü size rağmen yapılmıştır. Dahası buradan oraya çok yüksek kaynak aktarıldı ve bu yıllarca sürdü. “Siz onlarla ne yaptınız?” Biraz onu anlatsanıza…

Tarihte mültecilik şartlarında Türkiye sosyalist hareketi kadar büyük imkanlara sahip olup bunları değişik nedenlerle bu kadar kötü kullanan başka örnek herhalde yoktur.

Şimdi eskisine göre daha iyi bir anlayış var ama 12 Eylül’ün üzerinden 38 yıl geçti…

Biliyorsunuz değil mi?

Önce kendine bak, sonra değerlendirme yaparsın…

2050 kez okundu.

Check Also

SÜRGÜNLÜK VE ETNOLOJİ – Engin Erkiner

            Sürgünlükle ilgili incelemeler, bu sürgünlük ülke içinde veya dışında …

2 comments

  1. Teşekkürler dizibox

  2. Çeviri için teşekkürler. Doğanın Adaleti ni ne güzel gördük. Bu dizi insanın kalbine sıcacık bir elle dokunuyor. Seviyorum. 🙂 order a custom essay

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir