İsviçre’de siyasi mülteci olarak ikamet eden Mehmet Yeşilçalı’nın Almanya’nın talebi üzerine İsviçre makamları tarafından 16 Nisan tarihinde tutuklanmasını İnsan Hakları ve Dayanışma Derneği İsviçre olarak hak, hukuk ve özgürlükler adına endişe verici bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
Mehmet Yeşilçalı Almanya adli makamları tarafından sürdürülen bir soruşturma kapsamında Türkiye’de yasadışı faaliyet gösteren, ancak Almanya’da ve Avrupa’da yasak olarak kabul edilmeyen bir örgüt adına geceler, konserler düzenlemek, bağış toplamak, bu etkinliklerde Türkiye kolluk güçlerince işkencede öldürülen İbrahim Kaypakkaya’nın resmini asmak vb. faaliyetlerden dolayı suçlanmakta ve bu nedenle Almanya’da yargılanmak üzere iadesi talep edilmektedir.
İade talebinde Mehmet Yeşilçalı’ya atfedilen faaliyetler yukarıda belirtildiği üzere barışçıl nitelikte olup tutuklama talebine göre herhangi bir hukuk ihlaliyle ilişkilendirilmemektedir. Kendisi Türkiye’deki siyasi hak mücadelesi nedeniyle İsviçre devletinden siyasi sığınma hakkı almış, siyasi bir mültecidir.
Bu faaliyetler her bireyin ve grubun düşünce, örgütlenme ve ifade özgürlüğü kapsamında sahip olduğu hakların gereğidir.
Nitekim Mehmet Yeşilçalı aynı faaliyetler nedeniyle İsviçre adli makamları tarafından soruşturulmamakta, yargılanmamaktadır. Yani bu faaliyetler İsviçre’de yasal, meşru ve serbesttir. Bu nedenle İsviçre adli makamlarının, kendi ülkesinde soruşturulmayan faaliyetlerden dolayı bir kişi hakkında tutuklama kararı vermesi hukuk ve yasalarla uyumlu görünmemektedir.
Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 15 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddelerinde işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir fiil veya ihmalden ötürü kimsenin suçlu bulunamayacağı hükmü yer almaktadır. Zira evrensel hukuk ilkeleri gereği hiç kimse, hukukun genel ilkelerine göre suç sayılan ve insanlık suçları ile bağlantılı eylemler dışında ikamet ettiği yerde suç olmayan bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.
Ayrıca bu tutuklama kararı yasal, barışçıl faaliyetlerin cezalandırılması nedeniyle ulusal ve uluslar arası belgelerde koruma altına alınan örgütlenme, toplanma, düşünme ve ifade özgürlüklerinin yok edilmesine neden olacak niteliktedir.
Tutuklama kararı dışında Mehmet Yeşilçalı’nın halen ailesi ve yakınları ile görüştürülmemesi ve 24 Nisan 2015 Cuma günü nedensiz ve gereksiz yere tutuklu bulunduğu Fribourg Cezaevi’nden çırılçıplak soyularak Sion Cezaevi’ne götürülmesi, burada ikinci kez soyularak aranması ve 3 gün hücrede hiçbir açıklama yapılmadan tutulması tarafımızca insan haklarına ve insanca yaşam ideallerimize yönelik açık, sorumsuz ve ağır bir saldırı olarak görülmektedir. Bu durum 1951 Cenevre Mülteciler Sözleşmesi gibi birçok uluslar arası sözleşmeye ev sahipliği yapan ve bu sözleşmeleri uygulamada hassas ve humaniter tavır aldığı iddiasını sahiplenen, çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan İsviçre ile oldukça çelişkili bir tablo oluşturmaktadır. Bu uygulamalar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 3. maddesinde tarif edilen işkence, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemleri çağrıştırmakta, insan hakları savunucularınca dünyanın değişik yerlerinde tespit edilen örneklerle benzerlikler göstermektedir. Hak ihlallerini gerçekleştirenlerin soruşturulması, oluşan maddi-manevi zararın tazmin edilmesinin bu aşamada atılabilecek ilk adımlar arasında olduğu kanaatindeyiz.
Ayrıca suçlamaların niteliği ve kanunsuz ceza olamayacağı yönündeki evrensel hukuk ilkesi nedeniyle Mehmet Yeşilçalı hakkındaki iade talebi incelemesinin tutuksuz olarak gerçekleştirilmesinin hukuka, başta mülteci hakları olmak üzere, temel insan haklarına, özelde özgürlük ve güvenlik hakkına en uygun biçim olacağını ifade ederiz.
İNSAN HAKLARI VE DAYANIŞMA DERNEĞİ – İSVİÇRE
549 kez okundu.