ATİK davasında prangalı işkenceAlmanya’nın Münih kentinde tutsak 10 ATİK üye ve yöneticinin yargılandığı dava başladı. Duruşma salonuna ayaklarına vurulmuş prangayla getirilmek istenen tutsaklar direndikleri için darp edildi. ATİK üyelerinin mahkemede Türkçe savunma yapmasına mahkeme heyeti “Burası Almanya Almanca konuşacaksınız” dedi.
Almanya, Fransa, İsviçre ve Yunanistan polisinin ortak operasyonuyla tutuklanan 10 Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) üye ve yöneticisi Münih Mahkemesi’nde ilk duruşmaya çıktı.
Almanya merkezli yürütülen soruşturmada hazırlanan iddianamede, Müslüm Elma, Seyit Ali Uğur, Haydar Bern, Erhan Aktürk, Musa Demir, Banu Büyükavcı, Sinan Aydın, Sami Solmaz, Mehmet Yeşilçalı ve Deniz Pektaş, “TKP/ML örgütünün üye ve yöneticileri olmak” iddiasıyla yargılanıyor.
Ayaklara pranga vuruldu
Avukatlar, müvekkillerinin insanlık dışı uygulamalarla karşılaştığını duyurdu. 10 tutsağın hapishaneden mahkemeye getirilirken ayaklarının zincirlendiğini açıklayan avukatlar, tutsakların işkenceye karşı direndiklerini ve saldırıya uğradıklarını bildirdi. Avukatlar, tutsakların duruşma salonuna karga tulumba taşındığını belirttiler.
Yüksekdağ da izledi
HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, HDP Milletvekilli Feleknes Uca, HDP PM Üyesi Pınar Aydınlar, CHP Milletvekilli Hilmi Yarayıcı, Almanya Sol Parti Milletvekilli Nicole Gohlke’nin yanısıra Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatlarından Özlem Gümüştaş ile Avukatlar Ercan Kanar, Kazım Bayraktar, Mahmut Şakar, Kemal Toraman ve Şule Recepoğlu’nun da aralarında bulunduğu 20’yi aşkın avukat salonda yerini aldı. Davayı çok sayıda gazeteci, insan hakları aktivistleri ve demokratik kitle örgütü temsilcileri takip etti.
Sloganlarla girdiler
Duruşma salonuna ilk olarak ATİK’li tutsak Seyit Ali Uğur yumruğu havada, sloganlar atarak girdi. Müslüm Elma ise, “insanlik onuru işkenceyi yenecek” sloganıyla içeri girdi. Bir saati aşkın bir gecikmeyle başlayan duruşmada, Türkçe tercüman sorunu yaşandı. Tutsakların mikrofonlarının açık olması talebi reddedildi.
İşkenceye maruz kaldılar
Tutsaklardan Mehmet Yeşilçalı, hapishaneden duruşmaya sevk edilirken insanlık dışı uygulamalara maruz kaldıklarını söyledi. Yeşilçalı şöyle konuştu: “Polisler tarafından kabul etmeme rağmen itiraz etmeme rağmen ayaklarımdan zincirlenerek sevk edildim. Bir insanın ayağından zincirlenmesi köleci toplumdan kalma insan onuru aşağılayan çağdışı bir yöntem. Şayet mahkemenizin veya polisin gerekçesi güvenlik ise bir insan onuru aşağılanmadan da güvenlik önlemleri alınabilir. Dolayısıyla bu çağdışı uygulamayı şiddet protesto ediyorum.”
Ayakları ve kolları zincirlendi
Sami Solmaz’ın avukatı ise müvekkilinin maruz kaldığı durumu şöyle özetledi: “Bugün sabah saat 06:20’de müvekkilim uyandırıldı. Saat sabah 07.00’den itibaren başka bir hücreye götürülüp ayaklarından zincirlendi. Aynı zamanda kolları karnında zincirlendi. Şimdiye kadar ne kahvaltı ve yemek verildi. Türkiyede işkenceye maruz kalmış bir sanık bu kişi. Bundan kaynaklı mahkemeyi böylesi uygulamayı engellemesini talep ediyoruz.”
Talimatla gerçekleştirildi
Erhan Aktürk’ün avukatı ise şöyle konuştu: “Cezaevinde çıplak soyunmak zorundaydı. Kemerle elleri bağlanıp buraya sevk edildi. Bütün bedeni arama uygulaması mektupta yazıyormuş. Böylesi bir uygulamanın cezaevine geri dönüşte yine uygulanacağını düşünüyoruz. Bu insanlık onuruna aykırı olan bir muameledir.”
Mahkeme heyeti ise, bu uygulamalardan haberdar olmadığını savunurken, polisin bir daha bu tür uygulamalar olmayacağı yönünde taahhütte bulunduğunu söyledi.
Avukat Fresenius ise, “Cezaevinden size yazılan mektupta, uygulama hakkında bilgilendirme yapılmış” dedi.
Diğer avukatlar da müvekkillerinin benzer uygulamalara maruz kaldıklarını anlattı.
Yüksekdağ: Alman-Saray pazarlığı
ATİK’in çağrısıyla Münih Adliyesi önünde miting düzenlendi. “ATİK tutsakları serbest bırakılsın” pankartının açıldığı mitingde “Siyasi tutsaklara özgürlük”, “Yaşasın Enternasyonal Dayanışma” ve “129a/b yasası kaldırılsın” sloganları atıldı.
Almanya’da 129 a/b yasasıyla NAV-DEM’den sonra bugün ATİK’lilerin tutuklanmasının Alman devletinin iki yüzlülüğünü gösterdiğini söyleyen AGİF Eşbaşkanı Zeynep Demir, “Demokratik mücadelemiz yargılanamaz. ATİK’li yoldaşlarımız derhal serbest bırakılsın” dedi.
Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) Temsilcisi Gülay Tolu da ATİK üye ve yöneticilerin yargılanmasını devletlerin kirli pazarlığı sonucu açıldığını söyledi, “Hukuksuzca tutsak edilen yoldaşımız Banu Büyükavcı ve yoldaşlarımız serbest bırakılsın” diye konuştu.
ATİK Başkanı Çetin Yaman, Merkel hükümetiyle Türk devletinin kirli çıkar ilişkileri sonucu olarak 10 devrimcinin tutuklandığını söyledi. Bugün Almanya’da Türkiye ve Kürdistanlı 20 tutsağın 129 a/b yasasıyla yargılandığını hatırlatan Yaman, “Yaşanan bu haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı çıkarak arkadaşlarımızı sahipleniyoruz” dedi.
Ortak laboratuvar davası
Mitingde bir konuşma yapan HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, tutuklu ATİK’liler hakkında Türkiye’den gönderilen belgelerin altında, bugün Cemaatçi oldukları gerekçesiyle haklarında tutuklama kararları çıkarılan savcı ve polislerin imzaları olduğuna dikkat çekti. Yüksekdağ, “Tutuklanan 10 devrimcinin iddianamesini hazırlayanlar bugün Türkiye’de yargılanıyor” dedi. ATİK davasının Türkiye ve Almanya’nın ortak laboratuvar davası olduğunu belirten Yüksekdağ, “ATİK davası Alman devletin AKP-Saray iktidarıyla kurduğu kirli pazarlığın bir sonucudur. Alman devleti, İncirlik’te üst almak ve mültecilerin Türkiye’de kalmasını sağlanması için Türkiye ile suç ortağı oldu. Anti-terör yasasıyla bütün siyasi mültecilerin yargılanmasını yolu açmak isteniyor” şeklinde konuştu.
‘Burası Almanya, Almanca konuşacaksınız’
Duruşmayı izleyen heyette yer alan TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, mitingde mahkemeye ilişkin bilgi verdi. Fincancı, tutuklu ATİK üyelerinin mahkemede Türkçe savunma yapmasına mahkeme heyetinin “Burası Almanya, Almanca konuşacaksınız” dediğini söyledi. Fincancı, mitingde bu diyaloğu, “Türkiye’de nasıl Kürtçe savunma yaparken ‘Burası Türkiye, Türkçe savunma yapın’ deniyorsa, burada da aynı durum yaşandı” dedi.
459 kez okundu.