18 Mart Dünya Politik Tutsaklar Gününde Uluslararası Dayanışmayı büyütelim!

mahmut_ozkan-100x100

Zindanlar süreci toplumlar tarihi kadar eskidir. Ve toplumların gelişimine paralel şekilde biçimlenen bir karakter kazanmıştır. Özellikle, 19 ve 20. yy’da sınıf çelişkilerinin keskinleştiği, egemen sınıflara karşı mücadelenin yükseldiği her alanda politik tutsak sayısı hızla artı. Zindanlar direniş kaleleri olarak, sınıf mücadelesinin birer cephesi olarak hep var oldu.  Bu cephede bulunan tutsakları sahiplenen, işçi ve emekçi yığınları bir çok ülkede tutsaklarla dayanışma örgütleri kurarak, onların dışarıdaki sesi olmaya çalıştılar. ve 1920’lere gelindiğinde ise, Komintern önderliğinde faaliyet yürüten, Kızıl Yardım Örgütü ve dayanışma gurupları yaygınlaşarak geliştirler. Bu yönelim politik tutsaklar için güçlü bir uluslararası dayanışma ağı yarattı. Yaygınlaşan bu faaliyetlerin sonunda Komintern 18 Mart’ı “Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü” olarak ilan etti. Böylece, 18 Mart Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma günü olarak tarihte yerini aldı.

Bugün içerisinde geçtiğimiz tarihi dönemeçte, dünyanın her tarafında politik tutsak sayısı her geçen gün artmaktadır. Zulüme, baskıya ve sömürüye karşı, İnsanlığın dinmeyen özgürlük tutkusu ağır bedeller ödenerek gelişmiştir. İşçi ve emekçilere, politik örgüt ve kurumlara, insan hakları savunucularına dizginsiz bir saldırı politikası yürüten gerici, faşist burjuva devletler demokratik hak özgürlükleri birer birer gasp ederek, Irkçı gerici yasalarla, güçlendirdikleri militarizmle, “anti-terör” yasalarıyla, demokratik hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmanın, biçim ve yöntemlerini devreye koymuş bulunuyorlar.

Emperyalist-kapitalist sistemin hüküm sürdüğü tüm kıtalarda, bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük mücadelesi cevherleri, zindanlarda tecrit edilmişlerdir. Başta ABD olmak üzere, diğer AB ülkeleri, kendilerini demokrasinin sahipleri olarak görmektedirler. bağımlı yarı-feodal ve yarı-sömürge ülkelere demokrasi pazarlayarak, kendilerini aklamaktadırlar. Ancak, nesnel durumun böyle olmadığı ortadadır. ABD kıtasında yıllık cezaevlerinde yatan tutuklu sayısı yaklaşık olarak 2 milyon civarındadır. Bunların içinde, bir bölümü düşünceleri nedeniyle tutsak edilenlerdir. Kara Panterler örgütünün eski bir üyesi ve aynı zamanda gazeteci de olan, 1981 yılında Philadelphia’da tutuklanarak, 32 yıldır halen zindanda tutulan Mumia Abu Jamal bunlardan biridir. Yine “demokrasi beşiği” ABD’de halen yürürlükte olan idamlar, bazı eyaletlerinde fiili olarak uygulanmaktadır. ABD genel idamlarda, yaşı tutmayan çocukların ve zeka özürlü tutsakların idamlarında,“demokrasisi gelişmiş” 5 ülke içerisinde birinci sırada yer almaktadır. Keza AB ülkelerinde de zindanlar sorunu ABD’den farklı değildir. Başta Fransa cezaevleri olmak üzere, izolasyon ve tecrit bakımından, Faşist diktatörlük altındaki yönetimleri aratmayacak durumdadır. Zira Almanya’da da yürürlükte olan, 129, 129a ve 129b “terörle mücadele” kanunları nedeniyle, Almanya cezaevlerinde bulunan  politik tutsaklar izolasyon, tek kişilik hücre ve tek tip elbise sistemi içerisinde, her türlü baskıya maruz bırakılmış bulunuyorlar. Diğer AB ülkelerinde de benzer uygulamalar söz konusudur.

Ayrıca, Türkiye cezaevleri de birer işkence merkezi konumundadır. F-Tipi cezaevlerinde yaşanan; işkence, kötü muamele, hak ihlalleri AKP hükümeti tarafından, 12 eylül AFC aratmayacak şekilde devam ediyor. AKP iktidarı devrimci muhalefeti yok etmek, için tecrittin tüm biçimlerini devreye koymuştur. Ayrıca,“tekçi” şövenist politikasının sonucu olarak, Kürt ulusuna yönelik saldırganlığı tepe noktasına varmış durumdadır. sadece Kürt oldukları için yaklaşık olarak, 9 bin insan tutuklanmıştır. AKP hükümeti F-Tipi cezaevlerinde devrimci tutsaklara keyfi yasaklar koyarak tecrit ve izolasyon en üst biçimde uygulamaktadır. Kitap, dergi yasağıyla birlikte, aylar süren görüş yasaklarıyla, işkenceyi cezaevlerinde olağan bir durum haline getirmiştir. Onlarca hasta tutsağın bulunduğu F-Tipi cezaevlerinde 100’lerce devrimci tutsak ölüm kalım mücadelesi vermektedirler. İşte egemenlerin bu zulmüne karşı, 18 Marta bir kez daha, Politik tutsakları her alanda sahiplenelim, onlarla dayanışma içinde olalım. sesimizi devrimci tutsakların direnişleriyle birleştirelim. devrimci tutsakların seslerini kamuoyuna duyuralım. Devrimci tutsakların yalnız olmadıklarını her platforma taşıyalım.

MAHMUT ÖZKAN

05.03.2013

 

 

593 kez okundu.

Check Also

SÜRGÜNLÜK VE ETNOLOJİ – Engin Erkiner

            Sürgünlükle ilgili incelemeler, bu sürgünlük ülke içinde veya dışında …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir