12 Eylül`ün idam mahkumu,Sedat Yılmazsoy’u İzmir’de Yitirdik!

sedatİZMİR |17-03-2013 |Sloganlarla karşılamıştın, sıkıyönetim mahkemesinin, Orhan Bakır’ı kaçırmaktan dolayı sana, Feridun İ. Berkin ve Muzaffer Öztürk’e verdiği idam kararını. TKP/ML TİKKO  davasından ötürü yıllarca idam hükümlüsü olarak dolaştın cezaevlerini. Pek kimseler duymadı Buca hapishanesi hücrelerinde, zor koşullarda yazdığın “Eylül Ölümleri” adlı romanını.

12 Eylül zindanlarının ağır koşullarında ayakta durmasını bildin, yaşam direncini yükseltti bu yıllar, tahliyelerden sonra dışarıdaki hayatın zorluklarıyla geçen yaşamında oğlun hep gurur kaynağın, yaşam umudun oldu. Hastalıklar bu zor koşulların bir ürünü olarak yakaladı seni, hastaneye kaldırılışın derinden üzdü bizi, uzakta olmanın katlanan acısıyla iyi haberlerini bekledik, ikinci ataktan sonra durumunun kötüleştiğini duyduğumuzda hâlâ umutluyduk, belki yeniden toparlayabilirdin. Olmadı. Hastalığa yenildin belki Sedat kardeşim ancak yaşamda kazanan hep sen oldun, dostlukları, oğlunu, dürüst ve dost kalmayı, iyi bir insan, mücadeleci bir devrimci olmayı kazandın. Rahat uyu. Sen hep içimizde olacaksın ….Sevgilerimizle uğurluyoruz yıldızlara seni…

17 Mart Pazar günü ikindi sonrası İşçievleri ile okul yolu arasındaki Çamlık camisinden sonsuzluğa uğurlanacak…

Hollanda’dan Bir Yoldaşı…

_________________________________________________________

SEDAT’A…..
Sen’inle 1977 yilinda, kavurucu bir Agustos gecesinde, Izmir Karabaglar’da bir gecekondu’da tanismistik. Sen, Ben ve birarkadas daha, el yapimi iptidai bir matbaa ile, sabaha kadar binlerce bildiri basmistik. Bildirilerin murekkepleri kuruyup, ust uste istifledikce keyfimize diyecek yoktu dogrusu ; rotatif misali calisiyordu körpe kollarimiz ; rotatif ne kelime….ertesi günkü mitingde dagitilacak binlerce bildiriyi, o gece sabaha kadar sadece biz üçümüz basacaktik. 
Gecenin üçünde demledigimiz, ‘tavsan kani’ çayin tadina da diyecek yoktu dogrusu, mahmurlasmis gozlerimizi çaki gibi deliyordu o zifiri karanlik çay ……bir yandan bildirileri istifler, diger yandan çaylari yudumlarken, koyu bir de muhabbet tutturmustuk. Konusulan tüm konulara hakimiyetin, onerilerin dikkatimi çekmisti ; kivanmistim senin gibi birisiyle tanistigima. Daha sonra birçok kez karsilasmistik ayni mekanda. 
Sonra Orhan Bakir’kaçirilmasinda bir araya geldik, 
12 Kasim 1977 aksami Buca Cezaevine girerken ikimiz birbirimize kelepceliydik, ayaklarimiz yaniyordu, ama basimiz dikti. Iste o gunden beri seni daha iyi tanimaya baslamistim. Ancak Sen’i tanidikca saskinligim artiyordu, ilkokul mezunu ve isci kokenli olamana karsin, murekkep yemislere tas cikariyordun. Cezaevindeki tum kitaplar, okuma acligini gideremiyordu adeta. 
Surgunu de, prangayi da, falakayi da yasadin mapuslukta……..
Sonra, Muzo’nun deyimiyle, ölüm hucrelerinin « Sedat Abi »si oldun, ölümle dalga geçtin,
– ‘Son mektup’ larimizi dusmanin denetiminde yazmamak için, daha çok öncesinden avukatimiza verdigimizi animsar misin, 
– Daragicinda tabureye tekme atmayi planlayip, ama cellatlarin buna firsat vermedigini ogrendigimizde-megerse bir degil, iki cellat varmis ve biri boynundaki iple ugrasirken, digeri de tabureyi tutuyormus-moralimizin bir hayli bozuldugunu animsar misin,
– Yeni Asir’dan bir gazetecinin, Kenan Evren tarafindan yasaklanan Cezaevi anilarinda, « idamliklar çocuklar gibi sendi » baslikli yazi dizisini animsar misin,
– Sanki gokten dusmuscesine senin hucrenin onune gelen, sonra seninle arkadas olan ‘tekir kediyi’, ölüm hûcrelerinin maskotu, hücreler arasi kuryelik yapan, ‘Kara Marsik’i animsar misin
– Güle oynaya ölume giden hücre yoldaslarin, Seyit Konuk, Ibrahim Ethem Coskun, Necati Vardar, Ilyas Has, Hidir Aslan’I animsar misin……
Sen bunlari yasadin, yoldas oldun ölüme,ölüm sana ne yapar be çocuk. 
16 Mart 1978’de mit-kontrgerilla istanbul Universitesinde patlattiklari bombayla 7 ogrenciyi katlettiler
16 Mart 1988’de Halepçe katliami yapildi
16 Mart 1971’de Deniz gezmis ve Yusuf Aslan Sivas, Gemerek’de çatismada yakalandi.
Ve 16 MART 2013’de SARKISLA’LI SEDAT YILMAZSOY TABUREYE TEKMEYI VURDU

F.Ihsan Berkin

1586 kez okundu.

Check Also

SÜRGÜNLÜK VE ETNOLOJİ – Engin Erkiner

            Sürgünlükle ilgili incelemeler, bu sürgünlük ülke içinde veya dışında …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir