Almanya’da 35 yıldır ikamet eden gazeteci Adil Yiğit sınır dışı edilmek isteniyor. Gerekçe aile birleşmesinin yokluğu ve işsizlik. Oysa Adil Yiğit, işsiz olmadığını belgelemiş durumda.

 


Süheyla KAPLAN

Almanya’nın Hamburg kentinde otuz beş yıldan beri ikamet eden Avrupa Postası adlı haber sitesinin Genel yayın yönetmeni Adil Yiğit Hamburg Yabancılar Dairesi tarafından sınır dışı edilmek isteniyor. 60 yaşında ve dört çocuk babası olan Yiğit kendisi hakında verilmek istenilen sınır dışı kararının Hitler faşizmini yaşamış Alman hukuk sistemi ve adaleti için utanç verici olduğunu belirtiyor.

1980 yılında siyasi nedenlerden dolayı Almanya’ya geldiğini ifade eden Yiğit şöyle konuştu: “Siyasi düşüncelerimden dolayı 1980 yılında Almanya’ya geldim. Berlin’de Türkiye’ye iade edilmek istenen ve son duruşmada intihara sürüklenen Cemal Kemal Altun’un ölümünden sonra ise (1983) Fransa’ya giderek iltica talebinde bulundum. Çok kısa bir zaman içerisinde siyasi ilticam kabul edildi ve Almanya´ya gelerek eşimin yaşadığı Hamburg kentine yerleştim. Alman olan eşim o esnada sol çizgideki TAZ gazetesinde muhabirdi. Kısa süre sonra Almanya’da süresiz oturum hakkına kavuştum. Mensubu olduğum siyasi kurumda uzun süre Türkiye’deki siyasi tutsaklarla ve demokrasi mücadelesi ile dayanışma amacıyla oluşturulan komitelerde çeşitli düzeylerde yönetici olarak çalışmalar yaptım. Cezaevlerine gönderilen birçok Alman TV ekibi ve hukukçular heyetinin oluşmasında katkılarım oldu. Ta ki 1996’da adıma kayıtlı bir adrese bir itirafçının bilgisi sonucu, polis baskını yapılıncaya dek Almanya’da sorunsuz yaşadım. Baskında ele geçirilen çeşitli belge vb. malzemeler sonucu aranır duruma düştüm.1998’de yakalandım ve yaklaşık 3 yıl hapis yattım.Bu davadan dolayı süresiz oturum hakkıma mahkeme kararıyla son verildi.

YABANCILAR DAİRESİ: AİLE BİRLİĞİNİN OLMADIĞINI ÖNE SÜRÜYOR

Yiğit, yaşamı boyunca demokrasi mücadelesinden hiç uzak durmadığını ifade ederek, “Sosyalist düşünceye sahip bir insan olarak tavrımı hep demokrasiden ve özgürlüklerden yana koydum. Gazetecilik hayatım boyunca da hep ülkemin sorunlarına değinen haberler yaptım. Cezaevinden tahliyemden (2001) 17 yıl sonra Hamburg Mitte Yabancılar Dairesi ‚ aile birliğinin’ olmadığını öne sürüyor. Bu kararın alınmasında G20 Zirvesi sonrasi maskesi düşen Federal Kriminal Dairesi’nin (BKA) gölgesi olduğuna inanıyorum’ dedi.

G-20 ZIRVESİNDE DE ‘SAKINCALI GAZETECİ’ DİYE İÇERI ALINMADI

Geçen Temmuz ayında Hamburg´da gerçekleşen G-20 zirvesine bir gazeteci olarak haftalar öncesinden akreditasyonu yapılmasına rağmen toplantı binasına girmesi engellenen Yiğit, “Bu zirvede dünyadan 5101 gazetecinin akreditasyonu vardı. Birinci gün içeriye alınmama rağmen ertesi gün içeriye girişim engellendi. Benimle birlikte toplam 32 gazetecinin daha “güvenlik gerekçesi” ileri sürülerek zirveye katılmaları engelendi. Konuyu yargıya taşıyarak Alman Gazeteciler Cemiyeti (DJV) öncülüğünde Başbakanlık Basın Bürosu (Bundespresseamt) ve BKA (Federal Kriminal Dairesi) aleyhine toplu dava açtık. Çabamız sonuç verdi ve Almanya İçişleri Bakanlığı Sözcüsü resmen basın huzurunda mağdur edilen gazetecilerden özür dilediğini açıkladı’ şeklinde konuştu.

GEZİ OLAYLARININ  HEYECANINA KAPILDIM

Gezi’de yaşanan sürecin herkeste olduğu gibi kendisinde de bir coşku yarattığını belirten gazeteci Adil Yiğit, iltica pasaportunu Türk pasaportuna çevirterek Türkiye’ye gitmek istediğini sözlerine ekledi.

Yiğit ‚ Gezi’deki sürecin coşkusu ve heyecanı ile Türkiye’de bir şeylerin köklü olarak değişeceğine inanarak ülkeme olan derin özlemimi gidermek için iltica pasaportumundaki oturumumu avukatıma danışmadan Türk pasaportuma aktarmalarını istedim. Yabancılar polisindeki görevli iltica pasaportumdaki oturumun Türk pasaportuna geçirileceğini belirtti. En büyük hatam avukatıma danışmadan böylesi bir girişimde bulunmak oldu. Oturuma müsadesini uzatmaya Yabancılar Dairesi’ne gittiğimde ise bana 3 aylık oturum verildi. Elime yeni gelen ilticacılara verilen ‘Duldung’ benzeri geçici süreyle kullanılan ‘Fiktionsbescheinigung’ verildi. Tabii ki neye uğradığımı şaşırdım. Sebebini sorduğumda ise, yaşları 33 ile 11 arasında değişen, hepsi de Alman vatandaşı olan, dört çocuk babası olmama rağmen, “aile birleşmesi yok ve işsizsiniz” gerekçesi ileri sürüldü. İşimle ilgili elimdeki onaylı belgeyi yetkili memura göstermeme rağmen, bakma gereği duyulmadı. Anladım ki, hakkımdaki sınırdışı kararı önceden alınmış. Ümit ediyorum ki basın ve demokratik kamuoyunun baskısı sonucu bu antidemokratik ve keyfi karardan geri dönülür’ dedi.

‘BENİ DEĞİL DİBİT GÖREVLİLERİNİ SINIR DIŞI ETSİNLER’

Yiğit konuşmasını şöyle tamamladı: “Hamburg Eyalet Hükümeti şayet Erdoğan rejimine şirin gözükmek istemiyorsa, MİT adına bilgi topladıkları kamuoyuna defalarca kez yansıyan Erdoğan’ın uzun kolu gibi casusluk faaliyetleri sürdüren DİTİB görevlisi imamlar hakkında soruşturma başlatsın da kamuoyu görsün. Olası bir sınırdışı rezaletinin ağır sonuçlarından Sosyal Demokrat ve Yeşiller eyalet hükümetinin sorumlu olacağı unutulmamalıdır.”